Tarihi Kentler Birliği’nin 2024 yılı Olağan İkinci Meclis Toplantısı, Marmaris’te başladı. Toplantıda, Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal ve şehir plancısı Dr. Kerem Ekinci, “Yaşayan Muğla” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Köksal, Muğlalı mimar ve şehir plancısı Oktay Ekinci’yi anarak, “Bugün vizyonumuzu Oktay Hocamızdan ve bizden önceki yerel yöneticilerin ilke dolu yaklaşımlarından alarak onların bıraktığı yerden kararlılıkla çalışıyoruz” dedi.
300 Belediye Başkanı ile 500 Belediye Meclis üyesinin katlım sağladığı toplantının açılış konuşmalarını, Tarihi Kentler Birliği ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras yaptı.
Konuşmaların ardından Menteşe Belediye Başkanı birlik encümen üyesi Gonca Köksal, Şehir Plancısı Dr. Kerem Ekinci ile birlikte “Yaşayan Muğla” başlıklı sunum gerçekleştirdi.
Başkan Köksal, Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma (ÇEKÜL) Vakfı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen’in şu sözlerini hatırlatarak konuşmasına başladı:
“’Biz Türkiye’de korumacılığı 1973’te Muğla’da başlattık, o zaman ki yerel yönetim olmasaydı bunu başaramazdık’ Biz bugün Sayın Kerem Ekinci’yle Türkiye’nin ve Muğla’nın koruma tarihini, değerli büyüğümüz, sevgili hocam Oktay Ekinci’nin ‘Yaşayan Muğla’ kitabı üzerinden ele alacağız. Ekinci kültür varlıklarının, tarihi dokuların korunmasında öncü bir isim ve çok değerli bir meslek büyüğümüzdür. Muğla’nın eniştesidir. Sayın Kerem Ekinci’nin babasıdır. Hayatını kültürel mirasın korunmasına adayan sevgili hocam Oktay Ekinci’yi bir kez daha sevgiyle, saygıyla ve minnetle anıyorum. Sözüme Robert Park’ın ‘İnsan kenti yaparak, kendini yeniden yapar’ sözüyle başlamak istiyorum. Kentin yalnızca sokak, duvar, bir takım binaların bir araya gelmesinden ibaret değil, mekândan ibaret olmadığını, mekanın içinde yaşayan insanla bir bütün olduğunu, böyle var olduğunu söyler. Oktay Hocam bunu şöyle ifade eder; ‘İnsanın yaşayamadığı bir mekân yaşamaz.’
“Karabağlar’da her bir buluşma, üretim ve paylaşım alanıdır”
Yalnızca fiziksel dokunun korunması değil, önemli olan bu dokunun içinde yaşamın olması ve akmasıdır. Yapılara sinmiş ruhun, toplumsal ilişkilerin, kültürel hafızanın, günümüzün ve geleceğin koşulları dikkate alınarak mekânın içinde yaşaması gerektiğini söyler. Atlı arabalara göre biçimlenmiş yerleşimler günümüzün koşullarına göre planlanmalı. Örneğin, Karabağlar Yaylası sadece coğrafi bir alan değil, insanın toplumsallığını, dayanışmasını, üretimi yeniden ördüğü müşterek mekândır. Mescitler, kahvehaneler, meydanlar. Her bir buluşma, üretim ve paylaşım alanıdır Karabağlar’da. ‘İnsan, kendi inşa ettiği şehrin kahramanıdır’ der Lefebre. Yani mekân, toplumun kolektif çabasıyla ve ihtiyaçlarıyla şekillenir. Yalnızca teknik insanların, mimarların, mühendislerin, ve bizlerin belediye başkanlarının, yöneticilerin değil, o sokaklarda yürüyen, o meydanlarda buluşan insanların eseridir kent.”
Başkan Köksal, Oktay Ekinci’nin Muğla’da bu anlayışı somut bir gerçekliğe dönüştürdüğünü belirterek, “Yaşayan Muğla kitabının içine bakınca bunu göreceğiz. Kitabın önsözünde Kitabın amacını anlatıyor. Bu çalışma; Muğla’nın tarihini, eski kent dokusunu ve bu dokuyu bezeyen yapılarını tanıtmayı hedeflemekte, ayrıca, yazarının da içinde yer aldığı bir yerel yönetim kadrosunun, mimari mirası korumaya yönelik deneylerinden, diğer uygulamacıların yani bizlerin de bilgi sahibi olmalarını amaçlamaktadır. Muğla’yı tanıtabildiği ve koruma konusundaki uğraşılara katkıda bulunabildiği ölçüde, görevini yerine getirmiş olacaktır. Tam da Tarihi Kentler Birliği konusu bir eser. Yapıların tek tek, bağlı oldukları çevreden soyutlanarak, birer cansız anıt olarak korunması yerine, yapı gruplarının, meydan – sokak çevre faktörleriyle (fiziksel – sosyal) birlikte oluşturdukları yerleşme karakterinin, dokunun korunması ve yaşatılması yolunda kararlar ürettiklerini anlatıyor” dedi
“25 anıtsal yapı 1974 yılında resmen koruma altına alındı”
Başkan Köksal, korumaya yönelik 25 adet anıtsal yapının 1974 yılında resmen koruma altına alınmasıyla başladığını söyledi. 1979 yılında 178 evin, korunması gereken eski eser ve sit sınırlarının belirlendiğini ifade eden Başkan Köksal, “Ülkenin birçok kentinde sit alanları, eskimiş, köhnemiş, ömrünü doldurmuş, yıkılması ve kaldırılması istenen tarihi doku, o tarihte Muğla’da bir hazine olarak görülüp, sokak eskizleri yapılmış, kentsel tasarım detaylarına, yapı detaylarına (bacalar, cepheler, kat planları, kapılar, tavan süslemeleri) kadar detaylı bir çalışma yapılmış. Oktay hocam hepsini eliyle çizmiş, belgelemiş. Karabağlar Yaylası doğal su sirkülasyonu, doğal su kanalları, irimleri, kesikleri, yayla yolları, içindeki camileri, kahveleri, yurtlarıyla bizim için çok önemli bir alan. Burası ile ilgili 1977 yılında sit kararı alınmış” dedi.
“Oktay hocamızın izinden gidiyoruz”
Ekinci’nin çok değerli çalışmalar yürüttüğünü belirten Başkan Köksal, “Bizler de bugün vizyonumuzu, Oktay Hocamızdan, bizden önceki yerel yöneticilerimizin ilkeli duruşlarıyla oluşturdukları değerlere dayandırıp, onların bıraktığı yerden kararlılıkla çalışmaya devam ediyoruz” diye konuştu.
Başkan Köksal’a “Yaşayan Muğla” sunumda eşlik eden Oktay Ekinci’nin oğlu şehir plancısı Dr. Kerem Ekinci, bu tarihi toplantının kendisi için anlam ifade ettiğini bu nedenle duygusal anlar yaşadığını belirtti.
Yaşayan Muğla kitabından alıntılar yapan Dr. Ekinci 1970’li yıllarda babası Oktay Ekinci tarafından belirlenen koruma kurallarının bugünde geçerliliğini koruduğunu ve uygulanmaya devam ettiğini söyledi.









