Günümüzde kullanılan devasa boyutta olan rüzgâr tribünleri de bir nevi birer rüzgâr gülüdür. Yaşantımızda müthiş bir enerji kaynağı üretirler; rüzgârın gücünü yakalar ve onu enerjiye dönüştürürler.
Kendinizi rüzgâr güllerine benzettiğiniz oldu mu hiç ya da onlara özendiğiniz?
Rüzgâr güllerinin insanlarla benzer yönlerinin olduğunu düşündüğünüzde onları sadece elektrik üreten araçlara indirgememek gerektiğini de fark edersiniz.
İnsan hayatıyla rüzgâr güllerini özdeşleştirdiğim nokta sanırım savrulup yıkılmamaları…
Hayatta her gün ummadığımız rüzgarlara karşı yönümüzü döneriz bu rüzgâr bu zorluklar bizi yorsa da dönüştürdüğü enerji bizi daha güçlü kılar.
Rüzgâr gülleri yönlerini rüzgâra göre bulurlar ve her seferinde dönerler; savrulurlar belki ama yıkılmazlar kırılmazlar. Ayakta durmaya çalışan güçlü insanlar gibi…
Her sabah evden çıkıp yürürken rüzgâr güllerine ilişir gözüm. Kendi hallerinde zarafetle ama azimle çalışmalarını bir süre izliyorum.
Sanki bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar gibi…
“Rüzgârın seni alıp götürmesine izin ver ama özünden kopma; savrul ama yıkılma”.
Hayatta zaman zaman zorluklar, kayıplar, hayal kırıklıkları yaşarız. Bu duygular içimizde fırtınalar koparır bazen dağılacak gibi hissederiz kendimizi… Ama içeriden bize fısıldayan bir ses vardır dön, dönüş ama yıkılma! İçimizdeki ses de bizim rüzgâr direğimiz değil mi sizce?
Savrulduğumuzu hissettiğimizde bunun zayıflık olmadığı düşüncesini içimizdeki güçten alırız. Hatta bazen savrulmak gerekir daha dik durabilmek için.
Kabul etmek gerekir rüzgârdan kaçamayacağımızı; hatta rüzgâra karşı direnmek yerine kendimizi akışa bıraktığımızda savaşmak yerine dans etmeyi öğrendiğinizi göreceksiniz.
Hayat mücadelemizde defalarca savruluruz; bazen tam ilerlediğimizi düşündüğümüz noktada önümüze çıkan engellerde tökezler dururuz. Bu engeller zaman zaman cesaretimizi kırar ve kendimize, hayallerimize hatta gücümüze bile yabancılaştırır bizi. Ancak hayatın sadece sonuca varmak olmadığını anladığımızda yolda yürürken attığımız her adımın hayat olduğunu fark ettiğimizde yönümüz rüzgârı kalbimiz gücü bulacaktır.
Rüzgârın şiddeti bizi tanımlamaz. Bizleri tanımlayan rüzgarla nasıl başa çıktığımız onunla nasıl dans ettiğimizdir aslında. Kolay değil olmayacak da ama rüzgâr her estiğinde nasıl dik kaldığınızı ve kök saldığınızı hatırlayın.
Yaşadığımız sürece hayatımızda meltemler fırtınalar her daim olacaktır. İçimizdeki rüzgâr direğini sağlamlaştırmak bizi savrulmaktan kurtaracaktır her rüzgâr sizi yeniden tanımlayacak yeni bir siz yaratacaktır. Yalnız ama güçlü belki de…
Kökünüz toprağa sıkı sıkıya tutunurken sağlamlığınızı, başınız gökyüzüne doğru uzanırken özgürlüğünüzü hatırlayacak ve zorluklarla daha da güçlendiğinizi, dönüştüğünüzü hissederek yürümeye devam edeceksiniz.
Tıpkı rüzgâr gülleri gibi…