"Halktan taraf yeni nesil yayıncılık"
Ara
Close this search box.

NE SÖYLEDİĞİN DEĞİL, NASIL SÖYLEDİĞİN…

Teknolojiyle birlikte iletişim özgürlüğümüzün arttığı konusunda hemfikiriz sanırım. Ama burada iletişimden ne anladığımız ve iletişim kavramının içini nasıl doldurduğumuz da önemli.

Sadece konuşmak için konuşmak, samimiyeti argo ya da küfürle ifade etmek, alaycı ve küçümseyici tepkiler vermek de bir iletişim midir size?

Sanmıyorum. En azından benim için değil!

Gündelik hayatta istemsizce insanları izlediğinizde “üslubun” geldiği boyutu rahatlıkla görebilirsiniz. Markette alışveriş yaparken, yolda yürürken, toplu taşıma araçlarında, arkadaşlar arasında, trafikte…

Dikkatimi çeken şey insanların istediklerini istedikleri gibi söylemesi karşısındakini düşünmeden.

Farkındasınızdır üslup artık hiç de önemsenmeyen bir ayrıntı haline dönüştü. Nezaket gereksiz görülmeye; yüksek ses otorite olarak algılanmaya başladı.

Ne söylediğimiz kadar nasıl söylediğimiz de önemli değil midir? Hatta bence ne söylediğinden ziyade nasıl söylediğin çok daha önemli. Söylediğiniz söz kırıcı, yıkıcı olsa dahi söyleme yönteminizle sözü yumuşatmak ya da aksi duruma sebep olmak sizin elinizdedir.

Elimizde bu kadar kıymetli bir şey varken neden kullanmayı tercih etmeyiz. Gerek mi görülmüyor farkına mı varılmıyor?

Gerek görülse ya da farkına varılsa iyi olur çünkü günümüzün önemli sorunlarından biri üslupsuzluk zannımca.

Modern çağın getirmiş olduğu zamansızlık, tahammülsüzlük, yoğunluk, yorgunluk… Bir de neyi nasıl söyleyeceğini bilmeyen insanlar silsilesi!

Bu durum da zamanla kendinizi insanlardan geri çekmenize sebep oluyor sanırım.

Oysa üslup sizin kişiliğinizi yansıtan en önemli aynalardan biridir.  Karşınızdakinden ziyade kendinize olan saygınızı gösterir. Kendisini bilen, kendisine saygısı olan bir bireyden karşısındakine üslupsuzca iletişim kurmasını beklemezsiniz.

Bir de tam tersi duruma bakalım karşınızdaki kişinin iletişim şekli saygısızcaysa siz tepkisizliğinizi sürdürüyorsanız sizin nezaketinizdendir. Ama nezaket karşılıklıdır tek taraflı olunca ne olarak tanımlandığınızı biliyorsunuz!

Bunu açık iletişimle çözmeye çalıştığınızda ise niyet kelimesi karşınıza çıkıyor. Ancak niyetle üslubun ilgili olmadığını düşünenlerdeniz. İsteseydik niyetimiz gibi üslubumuzda iyi olurdu!

İyi olan niyetiniz kötü olan üslubunuza yardımcı olmuyor maalesef. Yıkılan arkadaşlıklar, bozulan işler, sessizleşen evler…

Sizce de hayatımızdaki yeri çok önemli değil mi?

Kelimelerin hoyratlığından değil gücünden yararlanın.

Malum, kalp de kırabilir kapı da açabilir.