Muğla’da KESK ve Tüm Emekliler Sendikası üyesi emekliler, Sınırsızlık Meydanı’nda, “Sefalete teslim olmayacağız” eylemi gerçekleştirdi. Eylemde yapılan basın açıklamasında, “Bu ülkede emeği ile geçinenler olarak tarihimizin en karanlık, en zorlu süreçlerinden birisini yaşıyoruz” denildi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Muğla Şubeler Platformu ve Tüm Emekliler Sendikası birçok kentte, “Sefalete teslim olmayacağız” şiarıyla açıklama yaptı. Eylemlerde, emekçilerin ortak talepleri açıklandı.
Muğla’nın Menteşe ilçesinde bulunan Sınırsızlık Meydanı’nda yapılan basın açıklamasında da şu ifadeler kullanıldı:
“Kamu emekçileri ve emekliler olarak bugün ülke genelinde alanlardayız. Alanlardayız. Çünkü bu ülkede emeği ile geçinenler olarak tarihimizin en karanlık, en zorlu süreçlerinden birisini yaşıyoruz. Alanlardayız. Çünkü bu ülkede yıllardır kamu emekçisi, işçisi, emeklisi, asgari ücretlisi ile milyonlar olarak her geçen gün daha fazla yoksullaştırılıyoruz. Evet, bizler kendi kendimize yoksullaşmıyoruz. Yıllardır bizzat iktidarlar eliyle planlı, programlı, bilinçli, kasıtlı bir şekilde yoksullaştırılıyoruz. Bugün Türkiye’de her dört kişiden biri işsizken, çalışan her iki kişiden birisi ise açlık sınırının altında kalan asgari ücretle ayakta kalmaya çalışıyor. Bizler artık içi boş müjdeler, bugün kaşıkla verileni yarın kepçe ile alan hileler, sadaka, ulufe değil, emeğimizin karşılığını, hakkımızı istiyoruz.
“Emekli aylıklarından sağlık payı kesilmesine son verilmesini istiyoruz”
Bunun için öncelikle bugün tüm kamu emekçilerine 14.493 TL olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin emekliliğimize yansıtılması için mevcut taban aylık katsayısına dâhil edilmesini istiyoruz. Söz konusu ilave ek ödeneğin tüm emeklilerin kök aylıklarına yansıtılmasını, emekli aylıklarından sağlık payı kesilmesine son verilmesini istiyoruz. Emekli aylıklarında yaşanan buharlaşmanın önüne geçilmesi, özellikle 2008 sonrası işe başlayanların yaşadığı, yaşayacağı kayıpların önüne geçilmesi için emekli maaş bağlanma hesaplamasında 2008 öncesine dönülmesini istiyoruz. Maaş artışlarımızda tüm toplumun sahte olduğunu yaşayarak öğrendiği TÜİK rakamlarının değil, yoksulluk sınırının temel alınmasını istiyoruz.
“Vergide adaletin sağlamasını istiyoruz”
Bunun için mevcutta iktidarın ‘en düşük maaş’ olarak ifade ettiği eşi çalışmayan, 2 çocuklu en düşük kamu emekçisi maaşının eş ve çocuk yardımı ve fahiş oranda zamlanan kiralar karşısında bugün artık elzem hale gelen kira yardımı ile dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını istiyoruz. Vergide adaletin sağlanmasını, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz. Bunun için, tükettiğimiz her şeyden alınan dolaylı vergilerin düşürülmesini, gelir vergisi birinci dilim oranının %15 ten %10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini, kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıkların kaldırılmasını, belli bir servet düzeyinin üzerindeki zenginlerden servet vergisi alınmasını istiyoruz.
“Grev hakkını içeren gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz”
İktidarın tek taraflı olarak çıkardığı yasalar değil, konfederasyonların, sendikaların kamu emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı demokratik bir çalışma yaşamı istiyoruz. Yandaş konfederasyonlarla yapılan ve yoksulluğumuzu derinleştiren “toplu satış sözleşmeleri” değil, emeklilerin de sendikaları aracılığı ile temsil edildiği, grev hakkını içeren gerçek bir toplu sözleşme istiyoruz. Seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge ve mülakatın kaldırılması sözlerinin tutulmasını; istiyoruz. Tüm kamu emekçilerini, emeklileri yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırıyoruz. Gelin, insanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için-emek için bütçe, güvenceli iş, güvenli gelecek için omuz omuza verelim.”