"Halktan taraf yeni nesil yayıncılık"
Ara
Close this search box.

KÖKSÜZ RUHLAR!

İnsanlar varoluşundan bu yana kendini ait hissetmenin peşinde koşar. Bir ülkeye, bir topluma, bir kültüre, bir aileye… Aidiyet bizi hayatta tutan en güçlü bağlardan biridir.

Woody Allen aidiyet duygusunu insanları bir arada tutan çimento olarak yorumlarken insanların benzerleriyle bütünleştikleri zaman kendilerini güçlü hissettiklerine vurgu yapar. Ruhen yakın hissedince benzerleriyle bütünleşebilir insan.

Peki, kişi ruhen bütünleşemediği aidiyet hissetmediği yerde durabilir mi? Aidiyet duygusunun olmadığı yerde birey köklenebilir mi?

İnsanı güçlü ve köklü kılan duygu aidiyet duygusunun ta kendisidir!

Aidiyet duygusu insana ne kadar ruhsal olarak güçlü olduğunu gösteriyorsa köksüzlük de bir o kadar güçsüz, yalnız ve kırılgan hissettirir.

Köklerimiz nerde başlar doğduğumuz ailede mi, kurduğumuz ailede mi; doğduğumuz, çocukluğumuzu geçirdiğimiz şehirde mi, şuan yaşadığımız şehirde mi?

İnsan her iki durumda da köklenip büyüyebilir ya da tam tersi hiçbir yere kök salamayabilir. Doğduğu ailede köklenemeyen ne yazık ki kurduğu ailede de köklenemiyor sanırım. Bu durumda da insan köklerini nerde bulacağını sorgulamadan edemiyor. Köklerinin olduğunu bilmek insanı yalnızlık duygusundan kurtarır, insana güç veren duyguları hissettirir ve anlam arayışını diri tutar.

İnsan hayatı boyunca yaşamına anlam arar durur. Bazen bulur bazen bulduğunu düşünür. Genellikle bulduğunu düşünür yanılır bir daha yanılır. Ama aramaktan vazgeçmez. Zira doğamız gereği köklenme ihtiyacı duyarız.

Bir an gelir köklendim sanırsınız ama yine yanıldığınızı görürsünüz. O zaman ağızdan dökülen şu cümlelerle gerçeğinizle yeniden yüzleşirsiniz: tecrübelerim, oturun karşıma köksüzlüğümüzü yeniden konuşalım…

Ama bir yerde anlarsınız köklerinizi kendi içinizde büyütmeniz gerektiğini. Görürsünüz, yaşarsınız, bilirsiniz başkalarıyla köklenemediğinizi ve köklenemeyeceğinizi…

Nihayetinde insan kendine kök salmayı öğrenmeden hiçbir yere kök salamıyor…

Aydınlanmayı yaşadığınız (umarım yaşarsınız) o süreçte dışarda ya da başkalarında aradığınız aidiyet duygusunun kökünün kendi içinizde olduğunu fark edeceksiniz. Kökünüz ne kadar sağlam olursa bulunduğunuz yere, çevrenizdeki insanlara uzattığınız dallar da o denli yeşeririr; yapraklarınız aidiyetinizi gösterir ve güzellikleri görme fırsatı sunar.

Çünkü dışarıya karşı hissettiğiniz aidiyetin kaynağı kendi içinizde filizlenen köklerdir. Zira asıl gücün kendimizden, içimizden geldiğini de yaşayarak anlayacağınız…