Bazen bir kitabın ortasına kadar okuyup hiçbir şey anlamadığınızı fark edersiniz…
Zihninizde dolaşanlar alıp götürmüştür sizi farklı yerlere; hiçbir şey anlamadan sadece sayfaları çevirirken bulursunuz kendinizi.
Bu durumda kitabın ortasına kadar gelmişken hayıflanır kitabı baştan okumaya üşenirsiniz. Belki de devam edersiniz okumaya.
Kendinizce bağdaştırabileceğinize inanırsınız sonunu okuyarak kitabın başını.
En baştan başlamak gerekmez mi bu kez farklı dünyalara dalmadan. Anlayarak hissederek başlamak…
Bir metafor olan kitap örneğini insan hayatına endeksleyerek düşünelim.
Arkanıza dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz?
Durun hemen kötü anılara odaklanmayın.
İnsan; hayat karmaşası, yaşam mücadelesi verirken yaşamayı unuttuğunu fark eder genellikle. Ama gelmişsiniz hayatınızın ortasına kadar en başa, anne karnına dönme ihtimaliniz var mı?
Eminim çoğumuzun içinden geçirdiği cümle şu: “keşke olabilse”.
Peki, ya anne karnına dönmeden de başa dönebiliyorsa insan? Fiziksel olarak değişmeseniz de zihninizde dönüştürdüğünüz şeyler sizi yeniden başlatabilir.
Hem de bu kez “tabula rassa” değil. Tüm kırgınlıklarınızla, kızgınlıklarınızla, mutluluklarınızla, kabullerinizle yani bu zamana dek edindiğiniz tüm hayat tecrübenizle.
Elbette hiç kimse size hayatınızın ikinci yarısında çiçek bahçeleri vadedemez hatta siz bile.
Ancak çiçekli sanarak çıktığınız yolun dikenli olduğunu bazen dönüş yolunda anlarsınız. İlk olarak odaklandığımız çiçeklerin güzelliğidir. İlk odak noktanızı kaybetmeye başladığınızda dikenleri fark etmeye başlarsınız.
Canınızı acıtan dikenler mi yoksa odak noktanızın değişmesi mi?
Kim bilir belki de her ikisi…
Dikenlerin canınızı acıtacağına odaklanmanız sizi çiçek bahçelerinden mahrum bırakacaktır. Ama unutmamak gerekir ki çiçek bahçesinin varlığı dikenlerin yokluğuna değil, onların bilinciyle yürümeye bağlıdır.
Dikenlerden de öğrenmemiz gereken şeyler olduğu bilinciyle çiçeklere, olumsuzlukların olduğu bilinciyle gerçekten yaşamaya odaklandığınızda belki de yaşamın nefes almaktan ibaret olmadığını idrak ederiz.
Bakış açımızdır bir nevi bizi geriye baksak da ileriye götüren, yaşanmışlıkları da cebinize koyarak yaşamaya başlatan…