"Halktan taraf yeni nesil yayıncılık"
Ara
Close this search box.

GÖRÜNMEYEN KESKİN ÇİZGİ: “HAD”

Dilimize Arapçadan geçen “keskin kenar, uç, sınır, bıçak ağzı” anlamlarını taşıyan “had” kelimesini irdeleyim isterim.

Günümüzde ne yazık ki bu kelimenin asıl manasından ve insana kattığı edepten bihaber bir toplum halindeyiz.

İnsan olmanın temel edeplerinden biridir had bilmek.

Had bilmek sadece kendi sınırlarımızı bilmek değil karşımızdaki kişinin de sınırlarını algılayıp saygı duymaktır.

Bir düşünün; her konuya müdahil olmayı, her meselede söz söylemeyi kendine hak gören insanlar çevremizde ne kadar çoğaldı.

Düşünce özgürlüğümüz elbette var ama bu her aklımıza geleni söyleme hakkını bize vermez. Birey kendi hayatında bu dengeyi kurabilse; nerede konuşup nerede susacağını, nerede geri planda durup nerede ön plana çıkması gerektiğini bilse ve en önemlisi başkalarının çizdiği sınır çizgisine basmamayı öğrenebilse… Eminim hayatımız bir nebze de olsa kolaylaşır.

Fikir sunmak şöyle dursun “akıl vermek” toplumun önceliği haline geldi.

Peki ya sizin gittiğiniz yol diğerinin döndüğü yolsa?

Ya sizin doğrularınız başkalarının yanlışlarıysa?

Sizin hayat çizginizden çok farklıysa diğerinin hayat çizgisi yine de verilen “akıllar” doğru olur mu yoksa sadece haddimizi unuttuğumuzun bir göstergesi mi?

Yunus emre ne de güzel özetlemiş:

“ilim, ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir. Sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır.”

Gerçek ilim, insanın kendisini bilmesi ve haddini öğrenmesinden geçer. Ancak bu okullarda öğretilen bir bilgi değil; insanın kalbine koyduğu terazide edindiği bir edeptir.

Herkesin en temelde insan olduğu gerçeğini kabul edersek birinin diğerine herhangi bir üstünlüğü olmadığını anlamak da zor olmayacaktır.

İnsanların bir diğerine üstünlük kurma isteğinin yoğunlaştığının farkında mısınız?

Yaş, eğitim durumu, yapılan iş, kültür ve daha sayamadığım birçok etken…

Hele ki bulunduğunuz konum!

Makamlar, mevkiler, ünvanlar had bilmeyi gereksiz kılan yerler olarak algılanır oldu günümüzde. Sizce insanın bilgi ya da bilinç seviyesi bulunduğu konumla doğru orantılı mı?

Günümüzde hayır!

Bugün ünvanlar, makamlar büyüdükçe sınır algısı küçülüyor. Had bilmek küçülmek mi? Aksine kendini bilmek büyüklüğün olgunluğun göstergesidir.

Ünvanınızın bilgi seviyenizin, yaşınızın ve diğer özelliklerinizin bir önemi kalmıyor sınırınızı kendinizi bilmedikten sonra!

Nasıl ki sınırlarınıza saygı beklemek hakkınız ise başkalarının sınırlarına saygı duymak da haddinizdir!

Zira had bilmek küçülmek değildir aksine insan olmanın en büyüklüğüdür.