Bizi biz yapan şeylerden biri değil midir yürüdüğümüz yol?
Yolda olmak… Bazılarımız için bir hayat felsefesi.
Zaten yaşam da böyle bir şey değil mi? Sadece yolda olmak.
Varılacak nihayet belli ama kendimize hedefler koymadan da yaşayamıyoruz. Sonuç önemliyse yolda olmak önemli değilse neden nihai sonuç olan ölüme odaklanmıyoruz yola odaklanıyoruz.
Yol önemliyse neden “an”ı yaşayamıyoruz?
Bir sürü sebep sunabiliriz buna eminim sunarız da. Konu “yaşayabilmek” olunca bahanelerimiz hiç bitmez; başı da “sorumluluklar” ve “yapılması gerekenler” çeker hep.
Peki nereye kadar?
Nereye kadar hayalimizin değil de sorumluluklarımızın peşinden gideceğiz? Nereye kadar anı yaşamak yerine sürekli gelecek planları yapacağız? Nereye kadar mutlu olmak yerine yapılması gerekenler listesine odaklanacağız?
Bir noktada “uyanabilmek” mümkün mü? Eğer uyanabiliyorsanız dünyanın en şanslı insanlarından birisiniz, bilin isterim. Peki ya uyanıp da adım atamayanlar, gerçeğini kabullenmekte zorlananlar, cesareti olmayanlar, adım atmaktan korkanlar, belirsizliğin içinde kaybolanlar…
Endişelenmeyin!
Bunlar da yolda olduğunuz anlamına gelir.
Konfor alanınızdan bir adım dışarıya ayak bastığınızda yaşayacaklarınız ve hissedecekleriniz aslında bunlardır. Değişime karar verdiğiniz aşamada sanki bütün dünya karşınıza dikilir ve değişmemeniz gerektiği yönünde sizi ikna etmeye çalışır.
Kim bilir belki değişiminiz onları da etkileyecektir. Kim bilir düşündükleri sizmişsiniz gibi gösterirler ama bu değişimin size iyi geleceğine ikna olmak yerine değişmemeniz gerektiğine siz odaklarlar.
Bu noktada insanların sizin üzerinizde ne kadar etkisi olduğunu fark edersiniz. Söz söyleme noktasında herkesin profesyonel olduğunu; destek istediğinizde kimsenin olmadığını gördüğünüzde yaşarsınız bir aydınlanma.
Ve günün sonunda sorumluluklar da kararlar da sizin kucağınıza kalır.
Çünkü sizin yolunuzdur bu yol. Nihayetinde sizin kararlarınız sizin sorumluklarınız ve etkileyeceği de sizin hayatınızdır.
Yıllar önce duyduğum ve hayatıma dahil ettiğim bir söz: “sen doğru olursan yolun da doğru olur”. Sadece bizim doğru olmamız yeterli mi diye sormadan edemiyor insan. Peki ya çevremizdeki insanlar?
Çevrenizdeki insanlar elbette yolunuzu etkileyecektir. Ancak burada yolunuza taş mı koyuyorlar çiçek mi ekiyorlar. Bu ayrımı yapabilmek zannımca yolunuza ışık tutacaktır.
Ancak asıl odaklanmanız gereken kendi yolunuzdur başkalarının size çizdiği ya da çizmeye çalıştığı yol değildir. Yolun doğruluğuna karar veren çevreniz değil benliğiniz ve yoldayken yaşadığınız içsel huzurdur.
İnsan kendi yolunu buldukça kendini bulmuş olmaz mı?
Belki de hayat, hedefe değil; adımlarımıza anlam katabilmektir…
Kendiniz için yürüdüğünüz her yolun çiçekler açması ve açtırması dileğiyle…