SAYLAK, MUĞLA’NIN EVLADIDIR VE ARAMIZDADIR

Muğla Tarım İl Müdürü Barış Saylak, Tarım ve Orman Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün görevlendirmeler başlığı altında yayımladığı yazıyla görevinden alındı.

Her ne kadar Ankara’dan yapılan bir değişiklik gibi görünse de bizim pencereden siyasi bir tasarrufun hakim olduğu bu görevden alma şekli, kamu vicdanında yer bulmadı.

Saylak siyaset üstü yaklaşımıyla her kesimin sempati ve takdirini kazanmış bir isimdi. Muğla tarımı için yaptıklarının yanında Tarım İl Müdürlüğünü icracı bir müdürlüğe dönüştüren önemli bir çalışma ve katkının da baş aktörüydü.

İktidar kanadında özellikle Muğla’da etkili olmaya çalışan bir yapının tasarrufu gibi görünen bu görevden alma süreci, aslında AK Parti Muğla Teşkilatında hiç bitmeyen bir bilek güreşinin de bir tezahürü aynı zamanda.

O bilek güreşinin mağdurları da Barış Saylak ve sonrasında devam edecek görevden almaların akıbetine uğrayacak diğer isimler.

Adamcılık üzerinden sürdürülen bu bilek güreşindeki ‘galip geldim’ duygusu, güreşin taraflarının kendi adamlarını göreve getirmesi, adamını getirmek için var olanı görevden aldırabilmesi ya da kendi adamının görevde kalmasını sağlamakla oluştuğuna inanılan bir ölçek.

Bu ölçeğin yarattığı zehirlenmeyle oluşan ‘galip geldim’ duygusu da aslında kimseye faydası olmayan,  siyaset yaptığı ortama yarar getirmeyen bir saçmalık duygusu.

Özellikle de Muğla açısından yarar getirmediği aşikar.

İşte bence Barış Saylak da bu saçmalıktan nasibini alanlardan.

İyi çalışan, hizmet eden biri ne diye görevden alınır ki?

Bu görevden alınmaların alt metninde çok daha ciddi, elle tutulur, gözle görülür suiistimaller olmalı oysaki.

Bu suiistimalleri işleyenlerin bile bu tür tasarruflara uğramadığı dönemde bu görevlendirmeyi sıradanlaştırmak elbette mümkün değil.

Aslında 6 ay önceden belliydi Saylak’ın gözden çıkarıldığı süreç. 17 Temmuz 2024 Çarşamba günü Saylak’ın Ankara’da katıldığı Dilekçe Komisyonu’nda gözler önüne serilmişti. En azından ben böyle okudum bu süreci.

Komisyon Adana Milletvekili Sunay Karamık’ın başkanlığında toplanmış, komisyonun diğer üyeleri Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal, İstanbul Milletvekili Behiye Eker, Yozgat Milletvekili Süleyman Şahan’dan oluşuyordu.

Neydi komisyonun toplantısına konu olan ona bakalım. Toplantı, ‘Bafa Gölü Heraklia Antik Kenti Bölgesi Sorunlarının Giderilmesinde Muğla İl Tarım Müdürlüğü’nün Yetki Alanındaki Sorunlara Çözüm Önerileri’ başlığını taşıyordu.

Bu komisyon toplantısına ilişkin rapora aylar öncesinde ulaşmıştım ve olası bir görevden alma gerçekleşirse diye bekletiyordum çünkü tekrar ediyorum süreç için düğmeye basıldığını biliyordum.

Hakim olduğu yöresindeki konulara ilişkin yaptığı konuşma yerim yetmeyecek kadar uzun ama kısaca özetlemek gerekirse, Saylak’ın sorun teşkil eden sorunların başında gelen kirlilik üzerine yaptığı bir konuşma var ve kısalttığım haliyle şöyle:

“Muğla Valiliği olarak Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığında bölgede hem agro turizmini yükseltmek, hem de Bafa Gölü’nün tekrar canlı hale daha güçlü bir şekilde getirilmesi için biz dizi çalışmalar yaptık. Daha sonrasında tabi ki 2023 genel seçimleri ve arkasından 2024 yerel seçimleri falan derken bir miktar bu çalışmalar akamete uğradı. Tarımsal üretim anlamında burada bizim Gölyaka, Kapıkırı ve Pınarcık Muğla il sınırları içerisinde. Milas sınırları içerisinde bulunan bu köylerde yaklaşık 3 bin civarında büyükbaş ve küçükbaş hayvanımız var. 150 civarında hayvancılık işletmesi var. Tabii, su seviyesinin de düşük olması hasebiyle özellikle Aydın-Muğla-Milas yolu üzerinden Bafa’ya döndüğümüzde Gölyaka’dan bu tarihi alana, bu doğa harikası yere geçerken yol kenarlarında hayvancılık işletmelerimiz var. Pek çok ziyaretçi alıyor bu bölge. Hayvancılık işletmelerinin arz ettiği görüntü çok hoş bir görüntü değil. Özellikle yağmur sezonunun başlamasıyla birlikte gölün de yükselen su seviyesiyle o hayvancılık işletmelerinin açık alanda açık besicilik yapılan yerlerdeki gübre görüntüsü hiç hoş değil. Hayvanlarınızı bırakın deme şansımız yok ama oradaki hayvancılık işletmelerini Milli Emlak’tan ya da başka bir yerden bir yer tahsis ederek, modern bir işletme yapmak en doğrusu. Oradaki hayvancılık işletmelerindeki idrar, gübre yola, caddeye akar. Tabi ki ister istemez göle de gidiyor. Burada evsel kirlilikte söz konusu. Hal böyle olunca biz o hayvancılık işletmelerinin oradan taşınmasını önemsiyoruz.”

Bu sadece bir kısmı. Yöreye ait başka konular da yine Barış Saylak tarafından komisyona uzun uzadıya aktarılıyor. Saylak’ın yaptığı konuşmanın ardından komisyon üyelerinde kendisine verilen cevap ve üsluplara bakınca bağlantı kurmaya çalıştım.

Komisyon Başkanı Sunay Karamık, Saylak’a “Sizin göreviniz İl Tarım Müdürlüğü değil mi” diye çıkışıyor. Bilmediğinden değil elbet.

Saylak, “Evet” diye yanıt veriyor.

Başkan Karamık, “Aslında konuşmalarınız sizin yapmanız gereken konular değil mi? Bize mi söylüyorsunuz bunları yapmamız için, biz mi destek olalım, nasıl yapalım?” şeklinde soruyor.

Saylak, “Sayın Başkanım 2021 yılında bununla ilgili bölgede 3 tane toplantı yaptık. Takdir edersiniz ki bu yapılması gerekenler ciddi kaynak isteyen yatırımlar. Oradaki bir imar planı, arkeolojik koruma planı vesaire bütün bunları yaparken altyapı yatırımını da Ankara’nın desteği olmadan kimsenin yapacak gücü yok.” cevap verir.

Bu diyalog böyle uzayıp gidiyor. Hatta komisyon üyelerinden Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal, Saylak’ın çalışmaların aksadığına ilişkin, ‘seçimler oldu, seçimlerden dolayı akamete uğradı’ şeklindeki sözlerini talihsiz bir açıklama olarak kabul ettiğini de dile getirerek, “Böyle bir şey olabilir mi ya. Seçimi biz yapıyoruz, siyasetçiler yapıyor yani siz orada görevinizi yapacaksınız” şeklindeki sokak ağzı üslubu da raporda görmek mümkün.

Türk siyasetinden nasıl bir dil ve üslup beklenebilirse artık.

Sadece bu yaklaşımlara bile bakıldığında kendi iktidarları tarafından göreve getirilmiş bir bürokrata karşı nasıl önyargılı bir yaklaşım sergilendiğini görebilmek mümkün.

Bu konu sadece bir anekdot. Bakış açısı herkese göre farklılık gösterebilir. Çok fazla detay var ama gerek görmedim.

Toplantının yapıldığı yaz dönemi, aslında Barış Saylak’ın görevden alınması için düğmeye basıldığı zaman dilimiydi.

Bizler bunu biliyorduk. Ben şahsen biliyordum.

Bu toplantının üzerinden 6 ay geçti ve beklene oldu. Saylak Bakanlık Özel Kalem Müdürlüğü emrine görevlendirildi. Bir nevi bankamatik memurluğu da diyebiliriz bu görevin adına, belki de değildir çok ta merak etmiyorum.

Siyaset bürokrasi üzerinde bu kadar hakim işte, bir o kadar da çirkin. Bu koltuklar dikenli.

Daha düne kadar AK Parti kanadından belediye başkan adayı gösterilmiş ve elini kaldırdığınız bir bürokratın kaderi, geldiğimiz noktada birilerinin iki dudağı arasında.

Sağlık olsun. Bizim memlekette çalışan sevilmez. Sivrilen de sevilmez. Buna en güzel örnektir Barış Saylak’tır.

Birileri istedi diye kelleler faydasına bakılmadan alınır örneğinin en doğru olanıdır bir yerde bu tasarruf. Yoksa herkesin elbette ilelebet koltuklarda oturmasını beklemiyoruz ama her şeyin bir zamanı olabilir ve bu zaman birilerinin istediğine, ihtiraslarına ve egolarına hizmet edemez, etmemeli.

Sürecin her kesimle olduğu gibi aynı zamanda da basın dostu da olan Barış Saylak için hayırlı olmasını dilerim. Kendisi, taraflı tarafsız toplumun her kesimiyle olan olumlu, sıcak diyaloglarıyla hatırlanacaktır.

Bu bir veda sayılmaz çünkü Barış Saylak, Muğla’nın evladıdır ve aramızdadır.