"Halktan taraf yeni nesil yayıncılık"
Ara
Close this search box.

Nükleer Tıp Merkezi Teknikerlerinden iddialara yanıt

Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nükleer Tıp Merkezi’nde, Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin yaptığı incelemeler sonucunda, hastanede tiroid sintigrafisi çekimi sırasında hastalara olması gerekenden çok daha fazla radyoaktif madde verildiği tespiti üzerine tıp merkezi teknikerlerinden ortak açıklama geldi.

Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde özel bir firma tarafından işletilen Nükleer Tıp Merkezi’nde, tiroid sintigrafisi çekimi sırasında, hastalara olması gerekenden çok daha fazla dozda radyoaktif madde verildiği iddia edildi. Doktorların iddiaları tutanak altına alarak hastane yönetimine iletmesi üzerine konu Sağlık Bakanlığı’na iletildi.

Müfettiş tarafından yapılan inceleme sonrasında hazırlanan raporda, tiroid sintigrafisi çekimi sırasında hastalara fazla dozda radyoaktif madde verildiğinin tespit edildiği belirtildi. Müfettiş raporunda ayrıca, hastane ile firma arasında yapılan hizmet alım sözleşmesinin feshedilmesi gerektiği vurgulanarak, “Konu ile ilgili adli yönden herhangi bir işlem yapılmasına gerek olmadığı kanaatine varılmıştır” denildi.

Birlik Sağlık-Sen Muğla İl Temsilcisi Abdullah Gül ise müfettiş raporundaki bu karara tepki göstererek, konuyla ilgili Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.

Nükleer Tıp Merkezi Teknikerleri ise iddialara ilişkin şu açıklamayı yaptı:

“İddiayı ortaya atan doktorun taciz ve tehdit nedeniyle kadın personelimizin talebine istinaden 27/03/2025 tarihli mahkemece verilmiş 3 ay uzaklaştırma kararı bulunuyor. İlgili teftiş raporunda radyasyondan korunma sorumluluğunu yerine getirmedikleri için doktorlara da idari yaptırım uygulandığından bahsedilmemiş. 5 yıldır yüksek doz verildiği iddia eden doktorun görevi yüksek radyasyon ile ilgili denetimi yapmak ve varsa bir ihlal derhal müdahale etmek. Ancak iddia sahibi doktor 5 yıldır birimde olmasına ve hastalara verilen dozların altında imzası bulunmasına rağmen bu iddiayı kadın çalışma arkadaşımıza tacizde bulunup ifşa olduktan sonra ortaya atmıştır.”

Yüksek dozun verilmesinin mümkün olmadığını belirtilen açıklamada, “Doktor bey kalp sintigrafilerinde adenozin verilmediğini iddia edip aynı hastayı farklı günlerde çağırıp 3 defa aynı çekimi yaparak hastayı maksadının dışında yüksek radyasyona maruz bırakmıştır. Tüm bu bilgiler belgelenebilir bilgilerdir. Konuyu savcılığa ilk taşıyanın biz teknisyenlerdir. Bahsi geçen radyoaktif maddenin tiroid sintigrafilerinin çekim günlerinde teknesyum jeneratörünün verdiği radyoaktif madde miktarı belli olup, bu radyoaktif madde kaç hastaya yetebilecekse maksimum o sayıda hasta çekime alınabildiği için yüksek dozun verilmesi mümkün değildir, bunu bütün nükleer tıp camiası bilir. Ayrıca radyoaktif maddenin yarılanma ömrü 6 saatle sınırlı olduğu için çekimler zaten zamanla yarışılarak yapılıyor, yani çoğunlukla bizim mesaimiz bitmeden ilaç bitiyor” denildi.

Açıklamanın sonunda şu ifadelere yer verildi:

“Mesaiyi erken bitirmek için yüksek doz verdiğimizi iddia eden doktorla elimizde fazla ilaç varken ilacı çöp etmemek için ilave hasta alabileceğimi söylediğim, ancak kendi inisiyatifiyle kalan ilaçları çöpe attırdığı için aynı fikirde olmadığımız günlerimiz oldu. Kanser hastalarında kullandığımız ilaçların Türk hava yollarının rötarı kaynaklı geç ulaşması nedeniyle doktor bey mesaini geç bitirmek istemediği için 6 kanser hastasının çekimlerini iptal ettirip ilaçların çöp olmasına müsaade etmiştir. Bahsi geçen doktorun bölüm sorumlusu olduğu dönemde çekim protokollerini defalarca kez değiştirerek hastalara farklı dozlar ve çekim süreleri uygulatarak çekim yaptırdığını, hastaları deneğe çevirdiğine şahit olduk. Tüm bu yaşadıklarınız sonucunda doktorun yeterliliğinin nükleer tıp derneği tarafından sorgulanması gerektiğini düşünmekteyiz. Yüksek doz iddiaları nedeniyle çalışanlar olarak birimimize denetim yetkisi bulunan ilave hekim görevlendirilmesini talep ettik ve 1 yıla yakın süreyle denetçi pratisyen hekimler eşliğinde kamera kaydı altında çekimler yaptık. Bu süre zarfında yapılan bütün tetkiklerde hastanenin görevlendirmiş olduğu doktorların kaşe imzası mevcut olmasına rağmen ilgili dönemdeki hastalar için de aynı doktor tarafından aynı yüksek doz iddialarında bulunuldu.”

Paylaş