Muğla’nın Menteşe ilçesinde, Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran için eylem yapıldı.
Menteşe Kadın Platformu üyeleri Sınırsızlık Meydanı’nda, Diyarbakır’da öldürülen Narin Güran için eylemdeydi. Eyleme, bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile vatandaşlar da destek verdi.
Eylemde kadınlar ellerinde, “Söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var” yazılı pankart taşıdı.
Basın açıklamasını okuyan Karya Kadın Derneği Başkanı Dilek Bulut, şöyle konuştu:
“Soruyoruz, neden? Narin’i hayattayken koruyamadınız, kayboldu bulamadınız, ölümü hakkında susuyorsunuz. Bir çocuk neden öldürülür, neden kaybedilir, 20 haneli bir köyde bir çocuk 19 gün neden ve nasıl bulunamaz? Neden yayın yasağı getirilir? Çocuk ölümlerinde, kadın ölümlerinde katil yandaşsa hele, katilin korunacağını Rabia Naz’dan öğrenmiştik, Ensar Davası’ndan, Aladağ’da yanan kız çocuklarından biliyorduk. O nedenle 19 gün boyunca her gün daha yüksek sesle sormaya devam ettik: “Narin Güran nerede? Ataerkil zihniyet, tarikat, ataerkil sistem hep birlikte bir çocuğu daha kaybetti. Ataerkil cenazede konuşan bir kadının yüzüne yumruk olarak indi. ‘Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemediği gereken şeyler var. Çünkü aile bizim dostlarımız’ Bir iktidar milletvekili söylüyor bunları. 8 yaşında öldürülen 19 gündür kayıp bedeni bir torbada bulunmuş bir kız çocuğunun ardından. Aileden 23 kişi şüpheli olarak gözaltındayken. Yayın yasakları ile gizlilik kararları ile eril şiddetin üstünü örtemeyeceksiniz.
“Şüphelilerin hepsi Narin’in en yakınındaki erkekler”
Aile ve sosyal politikalar bakanına soruyoruz “Aile içinde kadına, çocuğa yönelen ataerkil şiddeti “güçlü kutsal aile söylemleri ile savunmaya devam mı edeceksiniz?” Şüphelilerin hepsi Narin’in en yakınındaki erkekler. Çocukların cenazelerinin üzerine gelinlik örterek kutsal aile içindeki şiddetin üstünü örtmenize izin vermeyeceğiz. Kurmaya çalıştığınız Siyasal İslam düzeninizi, Ataerkil şiddeti her gün yeniden üreten kutsal aile söyleminiz reddediyoruz. Kutsal aile söylemi şiddeti ve baskıyı gizlemenin yoludur kutsal aile miti bir çocuğun canından daha önemliymiş gibi göstererek katillerin şiddet faillerinin tecavüzcülerin adaletten kaçmasının yolunu döşer. Kutsal olan yaşamak ve yaşatmaktır. Bir ailenin içinde kaybedilen, 19 gün boyunca küçücük bir alanda bulamayan Narin’i geleceğin öğretmeni, doktoru, mühendisi olarak görmeyip sadece gelin olarak gören gelenekleriniz, görenekleriniz, töreniz, ataerkil zihniyetiniz batsın.
“Çocuğa, kadına yönelen şiddet politiktir”
Gerçek katil; “Bir kereden bir şey olmaz” ya da “küçüğün rızası var” ya da “çözüm tecavüzcüsü ile evlendirmek” ya da “6 yaşında kızın evlenmesi dinen vaciptir” ve daha nice örnekte gördüğümüz zihniyet değil mi? Gerçek katil; din, gelenek, görenek, örf, adet, hadis deyip üstünü örtükleri kadın düşmanlığı, fikri hür, eğitimli, meslek sahibi kızların yetişmesinden duyulan korku değil mi? Gerçek katil; “kızını dövmeyen dizini döver” ya da “kız dediğin okumaz” ya da “kadının yeri evidir” diyen çağdışılık değil mi? Bu zihniyet ile “müzakere” edilmez… Mücadele edilir. Mücadele. Yoksa Narin ilk olmadığı gibi son da olmayacaktır.
“Narin’in katillerini arıyoruz. Onunla birlikte kaybolan adaleti arıyoruz”
İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz bir şekilde çıkarılmasından, 6284 sayılı yasanın uygulanmamasından ve çocukları için cinsel istismardan koruyan Lanzarote sözleşmesini hedef gösteren karanlık zihniyetten cesaret alanlar kadın ve çocukları acımasızca katletmeye devam ediyor. Narin’in katledilmesi sürecindeki bütün sorumluları ortaya çıkarana kadar, failler en ağır cezayı alana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz Narin için adalet istiyoruz. Narin’in katillerini arıyoruz. Onunla birlikte kaybolan adaleti arıyoruz. Kayıp tüm çocukları da arıyoruz, ailelerin insafına terk edilen çocukları, tarikat ve cemaatlerde geleceği yok olan çocukları depremde kaybolan çocukları arıyoruz, 3 gün sonra aramaktan vazgeçilen kimsesiz sanılan çocukları ve kadınları arıyoruz. Narin artık geri gelmeyecek biliyoruz ancak siz de şunu bilin ki biz de çocuklarını bile koruyamayan bu düzenden hesap sormaktan vazgeçmeyeceğiz. İktidara sesleniyoruz, Narin’in, Rabia Naz’ın, Leyla Aydemir’in, Oğuz Arda Sel’in, Aladağlı 11 kız çocuğunun hesabını soracağız. Narin’i öldüren gerici karanlığa teslim olmayacağız.”