mabolla_medya-logo
Ara
Close this search box.
Ara
Close this search box.

Milas’ta su eylemi: “Suçıkan’da su kalmadı”

Muğla’nın Milas ilçesinde termik santrallerin bölgedeki yeraltı su kaynaklarını kuruttuğu ve Akbelen ormanlarını yok ettiği gerekçesiyle “Adaletsiz su tahsislerine son” başlıklı eylem yapıldı. Muğla Su İnisiyatifi Eş Sözcüsü Serdar Denktaş, “Karacahisar’ın Suçıkan Mevkii, bölgenin önemli yeraltı su kaynaklarının bulunduğu bir nokta. Adından da anlaşıldığı üzere, bir zamanlar zengin su kaynakları olan bir bölgeydi. Eskiden köylülerin içinde yüzebildiği, şırıl şırıl akan dereler artık kurudu. Bölgede zeytincilik, tarım artık yapılamaz hale geldi, dere yataklarında yaşam neredeyse yok oldu” dedi.

Muğla Su İnisiyatifi tarafından Milas’a bağlı Karacahisar Mahallesi Suçıkan mevkiinde forum ve basın açıklaması düzenlendi. Foruma Karacahisar, İkizköy, Bodrum, Milas, Gökova, Menteşe ve Fethiye’den yurttaşlar da katıldı.

Karacahisar köylüleri forumda, suyun kömür madeni için yok ediliş sürecini ve susuzluk nedeni ile yaşadıkları zorlukları anlattılar.

Basın açıklamasını okuyan Muğla Su İnisiyatifi Eş Sözcüsü Serdar Denktaş ise “Yaşam hakkı olan suyun adil olmayan paylaşımı nedeni ile Muğlalılar olarak her geçen yıl susuzluk sorununu daha derin hissediyoruz. Muğla Su İnisiyatifi olarak bugün Karacahisar’ın Suçıkan mevkiinde düzenlediğimiz bu etkinlikle yaşanan adaletsizliğe bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz” dedi.

“Kapatma kararına rağmen faaliyetine devam ediyor”

Muğla bölgesinde yaşanan susuzluk sorununun temel nedeninin kapatma kararına rağmen çalıştırılmaya devam edilen termik santraller olduğunu söyleyen Denktaş, “Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan termik santralleri, 1996 yılında Aydın İdare Mahkemesinin verdiği kapatma kararına rağmen faaliyetlerine devam ediyorlar. Herkesin bildiği gibi bu karar 2005 yılında AIHM tarafından da onaylanmıştır. Ne ulusal ne de uluslararası hukuku tanıyarak sürdürülen bu yasadışı faaliyetin bedelini bölge halkı olarak hep birlikte ormanlarımızın, tarım alanlarımızın, su kaynaklarımızın, köylerimizin yok edilmesi ve kirletilmesiyle, yaşam kaynağımız toprak, hava ve suyun zehirlenmesi sonucu yakalandığımız ölümcül hastalıklarla baş etmek zorunda kalarak bizler ödüyoruz” diye konuştu.

“Milas’ın 9 köyüne içme suyu sağlıyordu”

Denktaş, açıklamasını şöyle sürdürdü:

Diğer yandan iklim krizini her yıl daha şiddetli olarak hissederken, iklim krizinin baş sorumlusu kömürlü termik santrallerin çalışmasına izin veren enerji politikalarına yaşadığımız tüm bu vahşete kayıtsız kalınarak devam ediliyor. Karacahisar’ın Suçıkan Mevkii, bölgenin önemli yeraltı su kaynaklarının bulunduğu bir nokta. Adından da anlaşıldığı üzere, bir zamanlar zengin su kaynakları olan bir bölge idi. Suçıkan’ın güçlü kaynaklarından çıkan sular Karacahisar ve Gökçeler köyü arasındaki vadiden akarak, Hamzabey Deresini de besliyor, Milas’ın dokuz köyüne içme suyu sağlıyordu. YK Enerji’nin kömür sahalarına suyun girişini engellemek için su havzasında sondajlar yapması sonucu yüzeye yakın sular yerin derinliklerine gönderildi. Eskiden köylülerin içinde yüzebildiği, şırıl şırıl akan dereler artık kurudu. Bölgede zeytincilik, tarım artık yapılamaz hale geldi, dere yataklarında yaşam neredeyse yok oldu.

“Geyik Barajındaki su Bodrum halkına verilmek yerine büyük bölümü şirkete tahsis edildiği için susuzluk yaşayan Bodrum’a çare olarak yine Karacahisar’ın kaynaklarına daha fazla yükleniliyor”

Karacahisar’ın yaşam kaynakları bir yandan Yeniköy Termik Santrali için kurutulurken, diğer yanda bölgenin kalan su kaynakları Geyik Barajında toplanarak bu santrale soğutma suyu olarak veriliyor. Geyik Barajındaki su Bodrum halkına verilmek yerine büyük bölümü şirkete tahsis edildiği için susuzluk yaşayan Bodrum’a çare olarak yine Karacahisar’ın kaynaklarına daha fazla yükleniliyor, Bodrum’a su taşımak için sondajlar yapılıyor. Akıl almaz bir kısırdöngü içinde, yeni su kaynakları oluşturmak için ekosistemleri daha da bozacak yeni projeler gündeme getiriliyor, krizden yeni rantlar oluşturmanın derdine düşülüyor. Bu projeler kamu yararına değil, yalnızca suyun daha fazla ticarileştirilmesinin aracıdır. Yaşadığımız iklim krizinin doğayı, yaşam kaynaklarını sömürerek, metalaştırarak yol açılan ekolojik yıkımın bir sonucu olduğunu biliyoruz. Yaşamlarımızı ancak bu sermaye kuşatmasından kurtararak özgürleştirebileceğimizin de bilincindeyiz.

“Bölge halkı susuzluk çekerken termik santrallere yapılan yönetmeliğe aykırı su tahsislerini iptal edin”

Açıklamasının devamında yetkililere seslenen Denktaş, şu ifadeleri kullandı:

“Bölgemizde yaşanan susuzluğun temelinde yargının verdiği kapatma kararına rağmen faaliyetlerini sürdüren termik santrallerin doğanın ve insanın yaşam hakkı olan suyu bacalarını soğutmak için kullanması, su kaynaklarını kömür çıkarmak için yok etmesi ve kirletmesi yatmaktadır. Bölgede susuzluk sorununu sözde ‘çözmek’ için havzalar arasında su transferi, desalinasyon, daha fazla yeraltı kuyusu açmak gibi aslında ekolojik krizi daha da derinleştiren girişimlerden vazgeçin. Kamu yararına olacak çözümün yolu, bölge halkının çığlığına kulak vermekten, doğanın korunmasından, adaletin sağlanmasından, hukukun işletilmesinden geçmektedir. Yargı kararını uygulayın, termik santralleri ve onlara kömür sağlayan maden ocaklarını kapatın. Bölge halkı susuzluk çekerken termik santrallere yapılan yönetmeliğe aykırı su tahsislerini iptal edin. Santrallerin işletmecilerine bizlerin vergileri ile sağladığınız teşviklere son verin. Yaşam alanlarımızı yok eden şirket sahiplerine transfer ettiğiniz kaynaklarımızla termik santrallerde, maden ocaklarında çalışan emekçilere insanca ve doğayla barışık iş imkanları oluşturun.”

Paylaş

İLGİLİ HABERLER