Muğla’da Kemerköy Termik Santrali’nin Çevre İzin ve Lisans İptali için açılan dava öncesi Sınırsızlık Meydanı’nda bir araya gelen yaşam savunucuları basın açıklaması düzenledi. İkizköy Muhtarı Nejla Işık, “Biz 40 senedir bu santrallerin gölgesinde yaşadık, kapatma kararı verilen bu santrallere artık bir an önce kapansın” dedi.
Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği’nin (KARDOK) Kemerköy Termik Santrali’nin Çevre İzin ve Lisans İptali için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na açtığı dava bugün Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde saat 14.00’te görülmeye başlandı.
Dava öncesi Sınırsızlık Meydanı’nda çevre örgütlerince basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya CHP Muğla Milletvekilleri Gizem Özcan ile Cumhur Uzun, CHP Menteşe İlçe Başkanı Nail Kızıl, yöre halkı ve yaşam savunucuları katıldı
Davaya ilişkin bilgilendirme yapan Avukat Pınar Gayretli, şunları söyledi:
“20 yıl önce zaten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce bu santralin kapatılmasına dair karar verildi ama ondan önce zaten 1996 yılında Aydın İdare Mahkemesi, santralin çevre ve halk sağlığı için tedavisi imkansız zararlar doğurduğu ve çevreyi kirletmemek için alması gereken önlemleri almadığına karar vermişti. Bu kararı Danıştay da onadı. Fakat Türkiye’de Danıştay kararının uygulamaması üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidildi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bu kararın uygulamasına hükmetti fakat bu kararlar hala uygulanmıyor. Santral hala çevre mevzuatına uygun çalışmıyor. Bu davada bununla ilgili. Bu santralin çevre izin ve lisansı alabilmesi için Çevre mevzuatına uygun olarak çalışıyor olması gerekli ama dosyaya sunulan belgeler de görüyoruz ki santral çevre mevzuatına uygun olmamasına rağmen sanki uygunmuş gibi kendisine verilen çevre izin ve lisans belgesi ile çalışmaya devam ediyor. Bu duruşma bu yüzden önemli.”
Milletvekili Özcan: “Muğla’da yaşama, ekosisteme, çevreye zarar veren hiçbir işletmeyi istemiyoruz”
CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan ise “Muğla’mız turizm, tarım ve Kültür kenti. Dünyaya açılan bir kapı. O yüzden Muğla da yaşama, ekosisteme, çevreye zarar veren hiçbir işletmeyi istemiyoruz. Ülkemizde doğaya zarar veren hiçbir işletmeyi istemiyoruz. Her şeyin ülkemizde adalete ihtiyacı olduğu gibi iklimin de adalete ihtiyacı var. İklim için de adalet diyoruz. Bu sesi, bu çığlığı, bugün Muğla’dan hep birlikte büyütüyoruz. Umuyorum ve diliyorum ki adalet tecelli edecek ve aklın ve bilimin ışığında kararlar yargıdan çıkacaktır” dedi.
Milletvekili Uzun: “Çevresel etkisinin olumsuz olduğunu herkes hissediyor”
Santralin çevresel etkisinden bahseden CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun da “Bu davada aslında çokça incelemeye gerek yok. Bölgeyi bilen sizler gibi bizler gibi herkes çevresel etkisinin olumsuz olduğunu, günlük yaşantısında çok net görüyor ve hissediyor durumda. O nedenle biz idare mahkemesinden bu yaşanmakta olan çevresel etkinin olumsuzluğunu esas alan değerlendirmeyi bir an önce yapmasını ve çevre değerlendirmesinin olumlu olduğu esasına bağlı olarak verilen ruhsatlandırma işleminin bir an önce sonlandırılmasını şiddetle ve hızla bekliyoruz” diye konuştu.
Daha sonra çevre örgütlerinden yapılan ortak basını ise Bahadır Altan okudu. Altan, şöyle konuştu:
“Hukuk, termik santrallerin kapatılması gerektiğini söylüyor. Gezegen, fosil yakıtların kullanımına son vermemiz gerektiğini gösteriyor. Sermayenin kâr hırsı tüm yaşam alanlarını yok ettikçe, kapitalist bu büyümenin sürdürülemez olduğu açığa çıkıyor. Doğa haklarını korumamızı bekliyor, iklim adalet istiyor. Kemerköy, Yeniköy ve Yatağan termik santrallerinin çevreye verdikleri zarardan ötürü kapatılması gerektiğine dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin 20 yıl önce verdiği karar ortadayken bu üç termik santralin çalıştırılmasını bir an önce durdurun. Kemerköy Termik Santrali’nin çevre izninin iptali için görülecek duruşmada şirketin çevre izinlerinin iptal edilmesi ve adaletin tesis edilmesi için sesleniyoruz.
“Mahkeme heyeti olarak bu suça ortak olmayın”
İliç’teki altın madenine onay veren yargıçlar sadece o yörenin geri dönüşümü olmaksızın tahrip edilmesine izin vermenin altına imza atmadılar. Diri diri toprak altına gömülen 9 işçinin de ölüm fermanını imzaladılar. Muğla ve çevresinde on binlerce erken ölüme yol açabilecek bir karara değil yaşamı savunan bir karara imza atmasını bekliyoruz Muğla mahkemelerinden. Mahkeme heyeti olarak bu suça ortak olmayın, iktidarın Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarını uygulamamasına ortak olmayın, kararınızı gerçekler doğrultusunda verin. Hukuku adaletten yana işletin.”
Nejla Işık: “Kapatma kararı verilen bu santraller bir an önce kapansın”
Dernek Başkanı ve İkizköy Muhtarı Nejla Işık ise şunları söyledi:
5 senedir bu mücadelenin içerisinde havamıza, suyumuza, toprağımıza, ormanımıza, yaşamımıza dokunma dedik. O köy de santralin baca gazından çıkan, bizim hep söylediğimiz, bizim hayatlarımızı öldürüyor. Bizi zehirliyor, kanser ediyor. Sularımızı zehirliyor, atıkları ile birlikte ormanlarımızı mahvediyor dediğimiz bu santrallere karşı artık yeter dediğimiz bir süreçteyiz. Bu santrallerin bacasından çıkan gazlar önce sağlık, kanser hastalığı, koah, ben kendim astım alerji hastasıyım. Bunu 5 senedir söylüyorum. Gözden kaçırılıyor ya da dikkate alınmıyor ama biz orada yaşadığımızı biliyoruz. Daha birkaç gün önce ben bağırsak kanserinden çok sevdiğim bir yakımı kaybettim. Artık biz sevdiklerimizi kaybetmek istemiyoruz. Ölüyoruz. Bunu duyun. Toprağımız zehirleniyor. Üretim yapamıyoruz. Biz 40 senedir bu santrallerin gölgesinde yaşadık, kapatma kararı verilen bu santrallere artık bir an önce kapansın.”