İLK RAUNDUN GALİBİNİ BELİRLEYEN CEVAP

CHP Menteşe İlçe Başkanlığı’nca geçtiğimiz Cuma günü gerçekleştirilen İlçe Danışma Kurulu toplantısı epey bir ses getirdi.

Nasıl getirmesin.

Çimento fabrikasına ruhsat vererek ismini ölümsüzleştiren geçtiğimiz dönemin Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş ile halefi mevcut Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal’ın sözlü düellosuna sahne olan bir toplantı olunca ses getirmesi normal değil mi?

Malum bu tip toplantıların giriş bölümü basına açıktır. Sonrası basına kapalı gerçekleşir. Açık tutsalar daha iyiymiş çünkü yaşadığımız şehirde hiçbir şey gizli kalmıyor.

Fısıltı gazetesi hemen devreye girer ve büyüdükçe büyür. Sonrası ise neredeyse o toplantıya katılmayan ya da o toplantıdan haberi olmayanlar bile bilgi sahibi olur yaşananlar hakkında.

Muğlaspor yönetim kurulunda görev yaptığım dönemlerde de çok şahit olurdum bu duruma. Daha yönetim toplantısı bitmeden dışarıdaki meraklılar her şeyden haberdar olurdu. CHP Menteşe İlçenin toplantısı da o hesap.

Basına bile gerek yokmuş yaşananları duymak için. Hadi biraz irdeleyelim bu toplantıyı.

Parti programının yenilenmesi gündemiyle toplanan ve ortaya atılan görüşlerin rapor olarak genel merkeze bildirilmesinin amaçlandığı bir toplantıda gündem dışı söz alan geçtiğimiz dönemin Menteşe Belediye Başkanı Bahattin Gümüş, halefi Gonca Köksal’ın her platformda borç konusunu gündeme getirmesinden duyduğu rahatsızlığı ile getirmeye gelmiş.

Hakkını yemeyip Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim edelim. Hatırladığım kadarıyla Başkan Köksal bugüne kadar ulu orta her yerde borçtan bahsetmedi. Yeri geldiğinde borç söylemlerinde bulunduğunu biliyorum ama zaten bunu Muğla’nın genelindeki CHP’li tüm ilçe belediye başkanları da yapıyorlar.

Hatta bu başkanlara ‘nasılsın’ diye sorsanız borç diye cevap verir haldeler.

Gonca Köksal hatta borçlu belediye devralmasından çok, ekonomik olarak yaşadıkları zorlukları ve var olan mevcut borçları azaltma ve kapatma konusundaki girişim ve bu girişimlerden aldıkları olumlu sonuçları paylaşmaya çalışıyordu gibi bir gözlemim var.

Ben böyle gözlemlerken Bahattin Gümüş ise, tam aksine Köksal’ın borçlu bir belediye devraldığını diline doladığını ifade etmeye çalışmış.

İyi de bundan doğal ne var? Beklenen icraatların ortaya konulamıyor olmasındaki ana gerekçenin ekonomik sorunlar olduğunun önümüze getiriliyor olduğundan yola çıkarsak, bu gerekçe üzerinden dert yanmak kadar doğal ne olabilir ki?

Başka bir pencereden bakarsak, bu görevlere talip olan adayların borç gerçeğini bilerek iş başına geldiğini de biliyor oldukları bir ortam olmasına rağmen, kapattıkları borçları ya da ekonomik nedenlere bağlı iş yapamıyor olmalarını kamuoyuyla paylaşmaları da yine olağan.

Yoksa para kazanmıyor diye kim öyle kolay kolay elindeki iktisadi işletmeleri büyükşehir belediyesine devretsin ki?

Basbayağı borçlu bir belediye bırakılmış işte. Sadece milyonlarca liralık SGK borçları karşılığında Yeniköy’deki 2 dönümlük araziyi ipotek gösterip yapılanmaya gidilmemiş miydi önceki dönemde.

Bu süreçte bir Allah’ın kulu da bu ‘borç neden buralara ulaştı, neden SGK primlerini doğru düzgün yatırmadınız?’ diye kimse sormamıştı, lafı bile edilmedi.

Ben sormuştum gerçi.

Açıkçası bu borçların belediye kapısına asılması fikrini de savunmuştum. Başka bir partinin iktidarındaki bir belediye ele geçirilse asılırdı ama CHP’liler bunu yapmadı. O zaman da şeffaflık bunun neresinde diye sorsam, CHP’liler, ‘parti etiği’ diye cevap verirler.

Başkası yapınca afiş afiş as, borcu senin partilin yapınca sus pus ol, parti etiği de.

Yok öyle.

O zaman afişe edemiyorsan seni darboğaza iten unsurları da dile getireceksin.

Öyle de olmuş oluyor bu durumda. Ha bu borçları asmışsın, ha diline dolamışsın aynı şey.

Gonca Köksal’ın tam olarak yaptığı da sanırım bu.

Bahattin Gümüş ise, bundan gerçekten rahatsız.

Oysa ortada devralınan borçlu bir belediye yok mu, var.

İlçe Danışma Kurulu toplantısını hesap sorma fırsatı olarak görüp, gündem dışı konuşma yapan Gümüş, 10 yıl belediyeyi yönettiğini ve hatırı sayılır işler yaptığını dile getirmiş ve eklemiş:

“İşçilere borcumuz yoktu, piyasaya borcumuz yoktu” diye.

Bu yokun karşılığını Köksal’dan dinlemek lazım var mıymış, yok muymuş.

Ben yanlış hatırlamıyorsam başka bir danışma toplantısında da abisi Osman Gürün’e yağ yakarak, kendisinin çok fazla olmadığı için abisinin yaptığı icraatlar üzerinden yaptığı konuşmada, ‘keşke ben de sizin gibi eserler bırakabilsem’ diye methiyeler düzdüğünde de yazmıştım, seni tutan mı var Sayın Başkan, neden yapmıyorsun” diye.

Sahi tutan mı vardı? Hatırı sayılır çalışmalar yaptığını ifade eden Gümüş ve ekibinin elbette doğru yaptığı işler de olmuştur cenaze, düğünlerde acıyı tatlıyı paylaşmak gibi ama eser bırakma konusunda karnesi zayıf kalacaktır.

Hal böyleyken aday olması durumunda bir 5 yıl daha Osman Gürün’ün yaptığı iki betonarmeyi överek mi belediye başkanlığı yapacaktınız Sayın Gümüş diye de bir kere daha sormak lazım.

Eser bırakamadığının sağlamasını o toplantıdaki Gürün’e yönelik bu sözlerle yapan Gümüş, son Menteşe İlçe Danışma Kurulu toplantısında kendi kendini övdüğü gibi, bu borçların yapıldığı sırada Başkan Gonca Köksal’ın da meclis üyesi olduğunu hatırlatarak, ‘ben borç yaparken o da vardı’ dercesine durumu meşrulaştırmaya da çalışmış.

Evet, bu doğru. Köksal, Gümüş’ün ekibinde belediye meclis üyesi olarak görev yapıyordu. Gümüş’ün karşısına en ciddi rakipler kendi döneminde beraber çalıştığı isimlerden oluşuyordu.

O zaman burada bir terslik oluşmuş olmuyor mu? Bu rakip isimleri tatmin etmeyen işler var olmuş olacak ki rakip çıkmışlar. Ya da zamanında Gümüş’e destek olup, sonradan yanından uzaklaşanlar ne diye uzaklaştılar?

Aklıma bu sorular gelirken,  bu sürecin daha çok söyleme gebe olduğunu da belirteyim.

Neticede bu halef selef birbirlerini iyi tanıyorlar.

Söz konusu o toplantıda Gümüş’ün rahatsızlığını dile getiren konuşmasından sonra kendisine söz hakkı doğan Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal da, seçim dönemi yalnız bırakıldığını unutmamış olacak ki, nasıl unutsun, CHP’nin seçim çalışmalarının birlikte yürütüldüğüne dikkat çekerek, bu çalışmalara Gümüş ve çevresinin katılmayıp, bu çalışmalara destek vermediği gerçeğini ortaya koymuş.

İşte bu cevap ilk raundun galibini ilan eden cevap adeta.

Sağlam kroşe olmuş. Zekican Balcı’nın il başkanı seçildiği il kongresinde o kroşelerden çok fazla yemiş olan Osman Gürün bilir, o kroşenin etkisini.

Köksal’ın bahsettiği o dönemler, Gümüş’ün aynı zamanda genel merkeze ‘başka yerden aday olurum ha’ blöfünü yaptığı ve hatta başka partilerle pazarlık içinde olduğu dönemlerdi diye hatırlıyorum.

O dönem kendisine gelen teklifler karşısında, kendisini 10 yıl belediye başkanlığı yaptırmış bir partiye ve partililere saygı duyup, etik davranarak, ‘CHP dışında bir partide ya da partimin karşısında bağımsız bile olsa aday olmam söz konusu dahi olamaz’ cevabını veremeyen Bahattin Gümüş, borç konusu açılınca neden bu kadar rahatsız olmuş anlamadım.

Bence kendisinin rahatsız olması gereken en başlıca konu öncelikle, aday gösterilmeyince ‘küstüm, oynamıyorum’ tavrıyla beraber, Başkan Köksal’ın belirttiği gibi seçimde partisine ve adayına destek olmayıp, çalışmamasıyla ilgili olmalıydı.

Gümüş ve Köksal arasındaki bize göre sürpriz olmayan soğuk savaş, Menteşe İlçe Danışma Kurulunda gün yüzüne çıkarak, patlak da vermiş oldu.

Patlak verdi vermesinde de, verirken bu raundun ilk galibini de belirledi.

Evet, ilk raundun galibi bana göre Gonca Köksal olmuştur.

Bahattin Gümüş için ise, gündemle ilgili konuşması istendiği halde programlanarak geldiği toplantıda yaptığı konuşma kendisine eksi yazmıştır çünkü ortada bir gerçek varsa ki var, itiraz etseniz de sonuç nafile olacak ve sonucu değiştirmeyecektir.

Sükutun altın olduğu bilinciyle davranış sergilemek akılcı olanıdır hele ki bu süreçte, ancak Gümüş bu yöntemi tercih etmemiş etmeyecek gibi de görünüyor.

Bakalım Gümüş’ün bundan sonraki hamlesi ne olacak? Olacaksa da, bu eksiyi partililerinin gözünde artıya çevirebilecek mi?

Benimkisi tespit ve o tespitlerden doğan yorumlar.

Bundan sonraki rauntların detay ve akıbetini birbirini iyi tanıyan bu halef-selef belirleyecektir.