HİZMETİN KİBİRİ OLMAZ

Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün’ün proje üretmedeki yetersizliğinin yanında ürettiği zaman ise, projeden çok proje alanını heba etmesine alışık olduğumuz bir alan ve çok ta ihtiyaca yönelik olduğunu düşünmediğimiz projelerden olan müze inşaatını hatırlıyorsunuz değil mi?

Nasıl unutalım.

O dönemin projecileri tarafından bitiş tarihinin ilan edildiği zaman diliminden çok uzun zaman sonunda bitirilen çalışmalardan olan o proje hani.

Neyse bir şekilde eksiğiyle gediğiyle ve ciddi bir zaman aşımıyla tamamlandı.

Bitme aşamasına kadar da mizah konusu olan bir inşaattı. Görünümünden dolayı hamam ve cami yapıldığına dair çok mizahi yaklaşımlar sergilenmişti şehirde.

Etnografik bir müze olarak hizmet vermesi düşünülen yapı bugünkü haliyle kent belleği adıyla faaliyet gösteriyor.

Ancak bu belleğe ziyaret yapılıyor mu bilmiyorum ya da şu ana kadar kaç kişi gezmiş bunun da bilgisini isteriz önümüzde günlerde büyükşehir yöneticilerinden.

Keşke bu etnografik müzeyi, elimizde bir cevher gibi bulunan ama fiziki şartları nedeniyle o cevheri sergileyemediğimiz ve adına yakışmayan bir binada sıkışıp kalan arkeolojik müzemizle birleştirebilmiş olsaydık.

Lakin mümkün mü tabi ki değil.

O zamanlar Osman Gürün kibri diye bir şey vardı. Devletle inatlaşıp, burnundan aldırmadığı kılıyla memleket için elini taşın altına sokmayıp, kendi egolarına göre hareket eden bir Osman Gürün yönetiyordu son 25 yıldır belediyeyi.

Bu 25 yılda sergilediği hangi ortak mutabakat örneğini verebiliriz ki? Ya da hangi çözümcül yaklaşımından söz edebiliriz?

Şimdi ise şartlar değişti. Daha uzlaşıcı, kenti için her kesimle çözümcül mutabakat kültürü gelişmiş ve devlet hiyerarşisini iyi bildiğini gözlemlediğimiz bir büyükşehir yönetimi var. En azından kibir yok, olmaz yok, azar yok, parmak göstermek yok.

Sözünü ettiğimiz kent belleğine karşı vatandaşın ilgisini öne çıkaracak verilere ulaştığımızda sayıları yetersiz bulursak, o devasa yapının içine arkeolojik müzemizi neden sığdıramayalım mesela? Böylesine sergilenmesi amaçlanan bir şehrin kültür değerlerinin üzerinden devlet kurumu-belediye ayrımı yapılamaz, yapılmamalı. Amaç ortak iken, ülkemizin önemli kurumları kişilerin kibirleriyle karşı karşıya getirilmemeli.

Gerçi nasıl getirilmesin?

Neler görmeye başladık da, şaşırmıyoruz. Mesela şimdilerde dışarıdan bakıldığında sanki bir yarış hali içinde oldukları tespitini akıllara düşüren AK Parti yeni il yönetimi ile aynı partinin Muğla milletvekilleri arasında servis edilen icraat bültenleri, nasıl getirilmesin sorumuzun karşılığı gibi durmuyor mu mesela?

Aynı partinin bileşenlerinin bile kendilerine özgü tasarruflarla güç savaşı sergiledikleri yerde Osman Gürün devlet kurumlarıyla inatlaşıp, kibirlenmiş fazla mı?

Elbette ironi yapıyorum bu inatlaşma ve kibirlerin, var oluş sebebi vatandaşa hizmet etme olan makamlarda asla kabul edilemez.

İşte tam da bu olumsuz emsallerin aksine kamu yararına bu yapıcı yaklaşımı şuan ki büyükşehir belediye yönetimi gerçekleştirebilir.

Tabi oluru var ise…

Bizimkisi öneri.

Olamayacak olanı oldurmalı demiyoruz ama imkan varsa bu olumlu girişimlerin şehir kültürüne ve toplum barışına sağlayacağı katkıdan söz ediyoruz.

Ne diyorduk?

Kültür Bakanlığına ait olan Muğla’daki arkeolojik müzemiz gerçekten özel bir müze.

Muğla Müzesine yönelik derlenen bilgiler ışığında, müze kapalı alanında sergilenen arkeolojik buluntuların büyük bölümü Yatağan ilçesindeki Stratonikeia antik kenti kazılarından getirilmiş bulunmakta. Ayrıca Yatağan’da ki Lagina ve Sedir Adasındaki antik Cedrae şehirlerinin buluntuları da burada sergilenmekte.

1992 yılı sonlarında Özlüce Köyü Kaklıcatepe’de yapılan kazılar sonucunda birçok hayvan ve bitki fosili çıkarılmıştı. Bu kazılarda çıkarılan fosillerin 1994’te sergilenmeye başlamasıyla müze ziyarete açılmıştır. Müzeye antik kalıntılarla, heykellerle dolu avludan etrafında toplanmış 3 ana bölümden ve 1 adet sanat galerisinden oluşmakta. Türkiye’deki ilk Doğa Tarihi Müzesi de şehrimizde bulunmaktadır.

İşte böylesine müstesna sayılabilecek bir arkeolojik müze, şuan içinde bulunduğu fiziki şartları hak etmiyor. Hele ki elimizde zar zor bitirilebilmiş, bitirilmişken de yararlanılabilecek olduğumuzu düşündüğümüz büyükşehir belediyesi tarafından yaptırılan o devasa yapıt varken, bu antik değerlerimiz için ortak mutabakat sağlanabilir diye düşünmek istiyorum.

Keşke bu yöndeki sıkıntıyı şu anda görevde bulunan İl Kültür Müdürü de dile getirmiş olsa ya da büyükşehir belediyesiyle bir mutabakat girişiminde bulunsa.

Olur, mu olur diyelim ve hazır müzeden bugünkü adıyla kent belleğinden söz ederken, bu bölgenin hem canlanmasına katkı sağlayacak, hem de bu yapıya ziyaretçi artışı sağlayabilecek bir projenin oluşturuluyor olmasından duyduğum memnuniyeti de dile getireyim.

Geçtiğimiz hafta büyükşehir belediyesinden servis edilen bir haber de, kent belleğinin ortada konumlanacağından yola çıkarsak yapının her iki tarafındaki cephelerde bulunan toplam 14 bin metrekarelik arazi üzerine farklı özelliklerde iki park alanı inşa edilecek.

Harika bir proje. Kesinlikle desteklenmeli. Bu memlekette ne ucube projeler gerçekleşti de, bir yandan homurdandı, bir yandan da ses edemedi korkusundan bu şehir.

Neleri proje diye önümüze getirip açılışını yaptılar ki güler misin ağlar mısın misaliydi.

Bu nedenle bu şehrin ihtiyacı olan ve vatandaşa nefes aldıracak bu projeyi gönülden destekliyorum. Tam bir vizyon ürünü olduğunu söyleyebilirim.

Yıllardır bir rekreasyon alanı der dururum, gelin görün ki, bir tane isterken iki taneye sahip oluyoruz.

Bu amaca yönelik gönlümden geçen hep şu andaki Atatürk Stadyumunun olduğu bölgeydi. Tabi yeni bir stadyum inşa edilebiliyor olsaydı ama olmadı. Hep beraber bu şansı kaçırdık ve şehrin ortasındaki devasa bir nefes alanını yenileme yoluna gidilen stadyum projesiyle bitirdik.

Tam bu noktada servis edilen bu haberle duyurulan bu konu içimize su serpti çünkü şehir artık nefes alamıyordu ve tıkış tıkış halde yaşıyorduk.

Hal böyle olunca bu proje insanların sosyal alan eksiğini önemli oranda giderecektir diyelim ve tekrar şehir çehresini değiştirmeye yönelik bu gibi çalışmaları desteklediğimizi yineleyip, doğru yapılana alkış tutacağımızı bir kez daha ifade edelim.

Belediyecilikte aslolan, kent yararına ortaya icraat sunabilmektir, sadece fotoğraf çektirmek değil.