"Halktan taraf yeni nesil yayıncılık"
Ara
Close this search box.

GEVENES’TEN TÜTEN DUMAN GÖRÜLMELİ

Kültür ve sanat şehri Muğla.

Bu slogana dönüşmüş yerel siyasetçi söylemini çok kez duyduğunuza eminim.

Tespitte bulunmak gerekirse, ağızda dolu dolu ama içerik olarak boş.

Bu tespiti yakın zamanda gidip program çektiğim Menteşe ilçemize bağlı Gevenes Mahallesindeki Belen Değirmeninde bir kere daha pekiştirdim.

Bir daha derken; zaten bu söylemin altını dolduracak işlere imza atamadığımızı bildiğim gibi, eldeki hazineyi de işleyemediğimizi de bildiğimden.

Belen Değirmeninin işletmecisi Hasan Şimşek ile uzun ve derinlemesine sohbet edince ve bu sohbeti programa yansıtınca her şey gün yüzü gibi açığa çıktı bir kere daha zihnimde.

İlgisiziz vesselam.

Her işi miş gibi yaptığımız da ortada.

Kültürmüş, sanatmış. Bunlar hep dillere pelesenk. Peki ya hani nerede?

Aslen Sivaslı olup, uzun yıllar yaşadığı İstanbul’dan çıkarak, Muğla’ya nasıl geldiği sorusuna ‘gaza geldim’ diyerek, tam 15 yıldır konuşlandığı Gevenes’teki Belen Değirmenini nasıl bir lezzet durağı, nasıl bir sanat kafe, nasıl bir müze ve nasıl bir sanat atölyesine dönüştürdüğünü birebir şahitlik ettiğim birini tanıdım. Adı yukarıda da söz ettiğim gibi Hasan Şimşek.

Kendisi tekstil ve moda tasarımı ile heykel eğitimleri almış bir Güzel Sanatlar Mezunu.

Eğitiminin yanında şair, aşçı, ressam, türkü sözü yazarı kısacası çok yönlü bir kişilik.

İstanbul gibi beton bir şehirde yaşadığı için insanın kalbinin de betonlaştığından üretemediğinden dem vurup, Gevenes’te yaşamaya başladıktan sonra yazdığı şiirleri örnek göstererek kalbinin doğayla yeşerdiğini teyit ediyordu.

Hatta yazdığı bu şiirler türkülere söz olmuş ve yayınlanıyor günümüzde.

Şimşek, ortaya koyduğu vizyonla, Muğla’da tek, ülkemizde 6, dünyada da 110 tescilli sanat kafeden birini işletiyor. Oluşturduğu resim atölyesiyle Muğla’ya çeşitli uluslardan ressamlar getirerek, uluslararası sulu boya festivaline imza atmış da biri. Üstelik yerel basında bile konu edilmeyen bir festivale..

Hasan Şimşek Gevenes’e yerleştikten Ormancı Türküsünün bestekarı, 1930-1950’li yıllarda Muğla-Yatağan, Aydın ve Çine bölgelerinde popüler bir düğün çalgıcısı ve aslen Pisili (Yeşilyurt) olan ve Kemancı Tahir lakabıyla bilinen Tahir Erdinç’i, Sivas’ın nasıl Aşık Veysel’i varsa, Kırşehir’in nasıl Neşet Ertaş’ı varsa Muğla’nın da Kemancı Tahir’i ‘neden olmasın’ diyerek, Kemancı’nın hak ettiği değeri verebilmek için sıvamış kolları.

Kemancı Tahir değirmencidir de aynı zamanda. Bugün Belen Değirmeninin her yerinde Kemancı Tahir’in izlerini görmek mümkün. Bunda Hasan Şimşek’in emeği büyük. Kemancı Tahir değirmende adeta yaşıyor.

Hasan Şimşek, geçmiş yıllarda bir de Menteşe Belediyesi’nin öncülük etmesini istediği Kemancı Tahir’i anma gecesi düzenlemiş. Kemancı Tahir’in bestelerini icra edip, çalacak yaşlı isimleri de bu anlamlı etkinliğe davet etmiş. Bu anma gecesinin birincisinin gerçekleştirilmesi için çaba harcamış ve bu anma gecelerini geleneksel hale getirmenin hayaliyle işe koyulmuş. Şimşek’in bu hayali, ilk anma gecesinde düzenleyici olan Bahattin Gümüş dönemindeki Menteşe Belediyesinin, kaymakamın, büyükşehir belediye başkanının bile katılmadığını görünce suya düşmüş.

Büyükşehir Belediye Başkanının kim olduğunu söylememe gerek yoktur herhalde.

İnsanın aklı almıyor. Katılım göstermeyeceğiniz kültürel bir organizasyonun düzenlenmesine ne diye izin verirsiniz o zaman, ne diye miş gibi yapıp, düzenleyici olarak adınızı faaliyet yapmış gibi yazdırırsınız?

Şaka gibi değil mi?  Düşünün ki, Sivas’ta Aşık Veysel anılsa kimse izlemeye gitmez mi, ya da Kırşehir’de Neşet Ertaş anılsa…

Bu nasıl bir ayıp? Muğla’da ayıp değil, normal, sıradan işler bu işler.

Oysaki bir popçu gelse, protokolden bizlere izlemek için bile sıra gelmiyor. İnanılır gibi değil.

Hasan Şimşek’in böylelikle aylarca verdiği emek heba olmuş oluyordu ve o geceye katılabilen yaşlı müzisyenlerin neredeyse tamamı bugün vefat etmiş durumda. Yerleri doldurulamıyor. Günümüze yansıtılacak değerler aynı zamanda bu isimler. Geçmişten bugüne türkülerimizi bugünlere taşıyan kaynaklar. Ancak gelin görün ki, protokolün bile ilgi göstermediği bu etkinliğin tekrarı yok.

Kültür Sanat Şehri Muğla’mızda kültüre ve sanata verdiğimiz değer bunlarla da kalmıyor. Hasan Şimşek işletmecisi olduğu Belen Değirmeninin kapısına kilit vurup vurup vermiş kendini yollara, Kemancı Tahir’i araştırmaya.

Topladığı ve derlediği bilgileri de Yazar Selda Davran’a kaleme aldırmış. Afyon Emirdağlı Yazar Selda Davran Eskişehir’de büyümüş. 5 yıl Marmaris’te, son 5 yıldır da Milas’ta yaşıyor. Yazarın 3 romanı var. Kaleme aldığı Kemancı Tahir dördüncü romanı olacak lakin olamıyor.

Muğla kültür hazinesine önemli bir yapıt olarak girmeye namzet olan Kemancı Tahir romanı, destek olmadığından basılamıyor Kültür ve Sanat Şehri Muğla’da.

Gelin görün ki adı kültür ve sanatla anılan şenlikler kapsamındaki konserler için milyonların çarçur edilebildiği bir ortamda basılamıyor bu kitap dikkatinizi çekerim.

Şimdi de mutlaka tasarruf tedbirlerine takılır.

Kitabın kapağı bile hazır. Ressam Hasan Şimşek’in ellerinde hazırlanmış durumda ancak kimseye faydası yok çünkü dedim ya kitap basılamıyor.

Bugünkü büyükşehir yönetimi bu çalışmadan haberdar ediliyor. Konuya hassasiyet gösteriliyor ve hatta ‘biz basalım’ deniliyor’ her zamanki olumlu yaklaşımla büyükşehir belediyesince ancak arkası gelmiyor ne hikmetse.

Biz de derler ya; “goduysan bulasın” o misal.

Oysaki bu kitabın basımına öncülük edilebilse, ilimiz önemli bir yapıt kazanmış olacak. Bir cinayet öyküsünün türküleşmesiyle ün yapmış Gevenes, bir de bağrından çıkmış ve bugüne kadar 26 türküsü çalınıp söylenen Kemancı Tahir’i tanıtacak gelecek nesillere.

Şimdi bu sayede Kemancı Tahir’e kulaklarımız daha da aşina. Gevenes ise sadece Ormancı türküsünün vücut bulduğu olayla bilinen Belen Kahvesinden ibaret değil, aynı zamanda Ormancı türküsünü besteleyen büyük usta Kemancı Tahir ve onun yaşatıldığı 150 yıllık Belen Değirmeniyle de başlı başına bir kültür hazinesi.

Programıma konuk ettiğim Hasan Şimşek, “Kaynağa inelim, halka bir şeyler bırakalım. Halk ilgilenmiyor, halk dinemiyor diye bir şey yok. Vermezseniz anlamazlar, verirseniz anlarlar ama siz vermezseniz kimse anlamaz. Gençleri de yargılamayalım. Bilgiyi vermeden çocuklardan bir şey isteyemezsiniz” diyordu.

Yerden göğe kadar doğru diyordu.

Gevenes’te, tarihi Belen Değirmeninde bir kültür ve sanat lokasyonu oluşturan Hasan Şimşek’in yolu bir şekilde Muğla’ya düşmüş ve şehrimiz kültürüne ve sanatına gönüllü hizmet veriyor. Belki başka yere düşseydi oraya hizmet verecekti. Keşke herkes aynı anlayışta olsa.

Keşke keşke…

O Muğla’ya veriyor. Almak isteyen alabilir.

Gerçi düzenleyicisi olup, sahne platformunu kurduğu etkinliğe kendisi gitmeyen yerel yönetimlerin ve protokolün görüntü verdiği şehirde nasıl bir anlayıştan söz edilebilir ki?

Ya da hangi kültür sanat şehrinden söz edilebilir.

Hasan Şimşek ve onun gibi bu coğrafyada yaşayan sanatçı kişilikler değerlendirilmeli. Şehrimiz için bir şans olarak görülmeli. Gevenes gibi bir lokasyonun Menteşe ilçesi sorumluluk alanında olması bile bir avantaj. O zaman bu konuda Menteşe Belediyesinin yeni yönetimi de Belen’deki bu zenginliğe kayıtsız kalmayıp, Hasan Şimşek’in vizyonuna katkı sunmalı.

Muğla Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Ticaret ve Sanayi Odaları Gevenes’ten tüten dumanı fark etmeli, destek vermeli, Kemancı Tahir’i kitaplaştırmalı.

Bu sayede belki uzun zamandır kültür-sanat adına sözde değil, özde bir şey yapılmış olur diyelim ve sonlandıralım.

Bu konudaki tespitlerimize önümüzdeki yazıda devam ederiz.