Vatan Partisi Muğla İl Başkanı Emre Aykın, Vatan Partisi heyeti ve partililer ile birlikte Muğla Adliyesi önünde gözaltına alınmasına ilişkin basın açıklaması yaptı. Aykın, açıklamasında adeta ateş püskürerek, “Şahsıma yönelik bir itibar suikastı girişimi söz konusudur. Kendi aleyhine de olsa orada bile adaletin gereğini savunan şahsıma, ‘Bu bir direnmedir’ diyerek kelepçe takılmıştır. Bu, itibar suikastının bir kanıtıdır” dedi.
Vatan Partisi Muğla İl Başkanı Av. Emre Aykın, dün sabah saatlerinde gözaltına alınmış, bugün öğlen ise adliyeye sevk edilmişti. Daha sonra serbest bırakılan Aykın, Muğla Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Aykın’ı, Vatan Partisi Genel Merkez Heyeti ve partililer de yalnız bırakmadı.
Adliye önünde Türk Bayrakları ile toplanan grubun, “Savcı Mehmet Şirin Keleş İntikam Operasyonu Yapıyor, Hukuk Rezaleti Son Bulsun” yazan bir pankart taşıdığı gözlendi.
“Şahsıma yönelik itibar suikastı söz konusu”
Burada gözaltına alınmasına ve hakkındaki iddialara ilişkin açıklama yapan Avukat Aykın, şöyle konuştu:
“Şahsıma yönelik bir itibar suikastı girişimi söz konusudur. Peki, bu şahıs Avukat Emre Aykın kimdir? 7 ateşten geçen aydınlık hareketinin bir neferidir. Türkiye’nin bağımsızlığı, egemenliği, üreticinin ikbali ve yönetenlerin liyakati, devlet gücünün tesir edilmesi adalette kaim olması için savaşan bu uğurda FETÖ, PKK gibi Emperyalist güçlerle açıktan savaşan, Ergenekon zindanlarına girmeye korkmayan, o zindanları yıkıp çıkan, çıktığında da dimdik ayakta durup mücadeleye hazır olduğunu söyleyen, bu millete yakıştırılmaya çalışan adi Ermeni soykırımı suçlamalarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerinde hukukçularıyla bertaraf eden, Süleymaniye’de Türk askerinin Türk ordusunun onurunu ayaklar altına alan generallere haddini bildirmek için, nerede görse NATO askerinin kafasına çuval geçiren ve bu nedenle yargılananların yanında olan, savunan, Muğla’da toplumcu avukatlık savunmanlık görevini yine avukat olan rahmetli annesinden gelen ilkelerle koruyan mücadele eden biridir Avukat Emre Aykın. Bunu, Muğla kamuoyu bilmektedir.
“Suçlama tarafıma bildirilmedi, dijital delillere, banka hesaplarımı el konulmuştur”
Ancak bu, ne yazık ki bu ilkelerden çok uzaklaşmış, artık tamahkar olmuş, liyakatten uzaklaşmış Türk yargısının, ceza hukukunun, adaletin, kendine verilen yetkinin sorumluluğunun ne anlama geldiğini artık anlayamayacak konuma geçmiş, nesnellikten, bilimsellikten kendi öznelliğine, tamamen kendi şahsi menfaatlerine yönelmiş hukukçulara verilen görevler, layıkıyla yerine getirilmediği zaman Avukat Emre Aykın saldırı altında kalır. Çünkü Avukat Emre Aykın onları düzeltecek olan değerleri dayata dayata, savaşa savaşa önlerine koyar. ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, aman bu savcıyı şikayet edersek, bu yolsuzluğu bildirirsek, bu bozuk düzenin olduğunu anlatır adalet istersek, hedef haline geliriz’ diyerek kenara çekilecek bir insan değildir Avukat Emre Aykın. Bu nedenle birilerinin zoruna gitmiştir. Hakkımda itibar suikastını, sistemli, düzenli ve birlikte hareket ettiği kişilerle gerçekleştiren savcılık makamı, beni hedef alarak, uzun bir süredir bu mücadelenin kilometre taşlarını kat etmiştir. Sonucunda hepinizin duyduğu gibi dün sabahleyin evimde, bürom da arama yapılmış, suç ile ilgisi olmayan, suçlama tarafına bildirilmemiş, suçtan kaynaklanmayan, ne kadar dijital delil varsa bunlara el konulmuş, banka hesaplarımı el konulmuştur.
“Adaletin gereğini savunan şahsıma, ’Bu bir direnmedir’ diyerek kelepçe takılmıştır”
Evde yapılan aramada, kendilerine bir avukatın evinde Cumhuriyet Savcısının veya temsilcisinin, Baro Başkanı’nın veya temsilcisinin olmadığı bir arama ve el koyma işleminin, yasada açıkça ‘kanuna aykırı’ olduğunu yazdığını savunarak, kendi aleyhine de olsa orada bile adaletin gereğini savunan şahsıma, ‘Bu bir direnmedir’ diyerek kelepçe takılmıştır. Bu, itibar suikastının bir kanıtıdır. Kendi müvekkillerimi savunurken aynı benzer Emsal işlemlerin hiçbirinde müvekkillerime kelepçe takılmamıştır. Bu kelepçe, avukatım Fatih Alperen Şahin’in savcı ile hukuk savaşı vermesi sonrasında ancak çıkartılmıştır.
“HSK suç delillerinin sunulduğu dönemde liyakatli davranmamış, incelemede bulunmamıştır”
Ayrıca bürom da yapılan aramada daha önce bu Cumhuriyet Savcısına karşı yapmış olduğumuz HSK şikayetine ilişkin belgeler ele geçirilmek istenmiştir. Savcı, avukatımın bildirdiği üzere, doğrudan ‘Kasa nerede?’ diyerek oraya yönelmiş, kasadan çıkarttığı belgeleri, suçla alakası olup olmadığını kontrol etmeden, mühürleyip alıp götürmüştür. Bu mühür, avukatımın varlığında açılması gerekirken yokluğunda açılmıştır. Avukat Fatih Alperen Şahin’in yaptığı bir adeta hakareş baskını sonucunda belgeler kurtarılmıştır. Bunlar benim aleyhimde işlemde bulunan soruşturma makamının suç delilleridir. Bunlar HSK’ya verilmiştir. Ancak HSK’da bu suç delillerinin sunulduğu dönemde liyakatli davranmamış, incelemede bulunmamıştır. Kimse, ‘Acaba burada ne şüphe var’ da dememiştir. Ama demiştir ki, ‘Avukat Emre Akın bu yollardan gidiyorsa, Avukat Emre Aykın’a şüphe bulamayız ama bir araya gelirsek, organize olursak, çamur atarsak, bunu organize şekilde yaparsak, belki bir şüphe oluştururuz, evine gireriz, bürosuna gireriz, onun müvekkillerini savunduğu kalesine gideriz, onu tedbirlerle işlemez hale getiririz’ demişlerdir. Bu uğurda bu işlemleri gerçekleştirmişlerdir.”
Çarpıcı iddialarda da bulunan Aykın, “Bu organize ekibin içerisinde bir takım kendini bilmez adına gazeteci denilemeyecek şu anda suç işlemekte olan bir takım haberciler bulunmaktadır. Bu haberciler benim resmimi çok açık bir şekilde anlaşılacak şekilde ifşa edip sanki tefecilik operasyonunda ‘Avukat Emre Aykın, birçok kişinin malına çöküldüğü ve bunların paralarının benim hesaplarımdan aklandığına’ dair beyanda bulunmuştur. Bir haber şu şekilde ancak hukuka uygundur; gerçekse, güncelse, özle biçim arasında bir denge kuruyorsa. Kamu düzenini yanıltan, kamuoyunu yanıltan, bunu da kumpas odaklarının tetikçisi marifetiyle yapan bu habercileri, kamu düzeni adına kınıyorum, bunlar için utanıyorum. Yarın bu konuda bulunacağım suç duyurusunu basınla paylaşacağım. Çünkü bunlardan bir tanesi bu dosyada yani benim savunmanlığımı yaptığım soruşturma dosyasında adı geçen A.F.A.’dan bizzati bana gelerek ‘A.F.A. Bana para versin onun yüzünü ismini ifşa etmeyecek’ derecede alçalmış, daha önce de A.F.A’a giderek, şu anda bir yargılama kapsamında tutuklu bulunan Muğla’nın yakından bildiği, Muğla’da eski bir iş adamından da para istemiştir. Bunların apaçık mesaj kayıtları vardır. Bunlar, açığa çıkacaktır” dedi.
“Çamur az izi kalsın yönetimi izlenmiştir”
Aykın, açıklamasına şöyle devam etti:
“Bu vesile ile tüm Türkiye’ye ulusal bir haber ajansında temsil ettiği için ‘Avukat Emre Aykın yolsuzluk operasyonu kapsamında gözaltına alındı’ diyerek çamur at bizi kalsın yöntemi izlenmiştir. O nedenle bu iş sistematiktir. Tetikçileri ile birlikte, kendi liyakatsizliklerine ortak olanlarla birlikte bir yol izlenmektedir. Bu şahsıma yapılan bir kumpas olmakla, gerek benim savunmalarımdan rahatsız olan, yani dolayısıyla savunmaların hukuka dayandığı için yasadan, kanundan, kanunun gereğinden rahatsız olanların gerçekleştirdiği bir kumpastır. Ama bunlarla bizi yıldıramazlar, çok açık bir şekilde söylüyoruz Vatan Partisi kalesini geçemezler.
“Soruşma makamının savcısı, kanunsuz bir baskın yaparak, bir kumpas içerisinde açık bir saldırıda bulunmuştur”
Özünde müvekkilim hakkında bundan 4 yıl önce bir tefecilik operasyonu kapsamında birden fazla kişinin alındığı bir soruşturma yürütülmüş, bu soruşturma yargılamaya dönüşmüştür. Bu müvekkillim daha önceki suçlamada da beraat etmiştir ancak berat kararı kesinleşmeden zaman aşımından dosyası düşmüştür. Son dosyasında aleyhinde verilen bir tane olsun ‘tefecilik yapmıştır’ diye bir rapor gelmemiştir. 4 yıl sonra benim savunmanlığını yaptığım dosyada, beni engellemek için o iddianameyi düzenleyen soruşturma makamının savcısı, benim evime, büroma, adeta kanunsuz bir baskın yaparak, bir kumpas içerisinde açık bir saldırıda bulunmuştur. Açıkça meydan okumuştur Meydan okuduğu şey hukuku savunanların kalesidir.”