Genel yönetimi ayrı karışık, yerel teşkilatları ayrı karışık..
Sürekli kazanın kaynadığı bir parti görünümünde, bir garip CHP.
Yaşananlar, tutumlar, söylemler, stratejiler, senaryolar, kavgalar, gürültüler, dağınıklıklar, kontrolsüzlükler ne ararsan bünyesinde barındırıyor.
Hazır kontrolsüzlük ve dağınıklık demişken, son yaşanan bir gelişme var ki şaka gibi.
Bu gelişme üzerine de iki kelam edeyim isterim.
O son gelişmenin adı, Eylül ayının sonlarına yaklaşırken gerçekleştirilen Menteşe İlçe Kongresindeki yönetim listesine il delegesi olarak giren, Uğur Ürper’in disipline sevk edilmesi gelişmesi.
Gerekçe ise, Uğur Ürper’in 24 Ağustos’ta yaptığı sosyal medya paylaşımları.
İki ayrı yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer vermiş Ürper:
“Muhtar olamayan adamdan bürokrat olur mu?” bir de, “Belediye sadece bürokratlara bırakılmayacak kadar siyasi, sadece siyasilerle yönetilmeyecek kadar teknik bir konudur. Onun için yoldan tuttuğun inek damından getirilen biri bürokrat olamaz…”
Bu sosyal medya çıktı mertlik bozuldu vallahi.
Bu paylaşımlarda bu türden.
Hakaret veya aşağılama içeren paylaşımları elbette tasvip etmemiz mümkün değil ama bu hikayede yaşananlar komik.
Komik olan şeyler de benim ilgimi çekiyor ne yazık ki…
Ürper’in, 24 Ağustos’ta yaptığı bu paylaşımın üzerinden nerdeyse 2 ay geçmiş görünüyor.
Ürper’in paylaşımlarından sonra kişi bazlı atıfta bulunduğu gerçeği birilerinin aklına yeni dank etmiş olmalı ki, bu süre içinde il delegesi bile olan Uğur Ürper, şimdi Ahmet Aras ıslak imzasıyla disipline sevk edilmiş.
Nasıl ilgi çekici değil mi?
Gerçekten bir alem bu CHP’de yaşananlar ve aktörleri.
Üstüne üstlük kim üzerine alındıysa sağlam alınmış olmalı ki, o üzerine alınan kimse uykusundan uyandıktan sonra paylaşımları irdeleme fırsatı bulup, soluğu Başkan Aras’ın yanında alarak, sanırım şikayet etmiş.
Mış, miş dediğime bakmayın duyum değil, kendi penceremden betimleme yapıyorum.
Buna benim gözümden senaryo denemeleri de diyebilirsiniz.
Söz konusu o şikayet sonrası Başkan Aras’ta gereğinin Uğur Ürper’i disipline sevk etmek olduğuna hükmetmiş ve basmış imzayı.
Oysaki adam (Uğur Ürper) savunmasına çıkıp, “Siz niye üstünüze alınıyorsunuz ki, isim bile vermedim. Belki başka şehrin belediyesindeki bürokratlara saydırdım” da diyebilir mi diyebilir, kim bilir?
Malum açık açık bir isimden söz etmemiş.
Neyse konunun ayrıntıları muhataplarını bağlar, biz konumuza dönelim.
Ben konunun fıkra tarafıyla ilgileniyorum.
Konunu özetine bakacak olursak; Uğur Ürper 24 Ağustos’ta yukarıda kaleme aldığım sosyal medya paylaşımlarını yapıyor. Bugün üzerinden 36-37 gün geçtikten sonra disipline sevk ediliyor.
Buradaki fıkralık ayrıntı ise; bu partili kişi, bu süre içinde bir de il delegesi seçiliyor. Yani o paylaşımları yaptıktan sonra il delegeliği ile ödüllendirilmiş oluyor.
Yani Uğur Ürper, il delegesi olmadan önce yaptığı paylaşım gerekçesiyle il delegesi seçildikten sonra disipline sevk ediliyor.
Trajikomik.
Bu paylaşımların yapıldığı sırada Ürper’i listeye delege yazan Nail Kızıl son 2 aydır Muğla dışında mıydı merak ettim açıkçası.
Öyle ya bu paylaşımlardan ve gelişmelerden habersizdi sanırım. Ahmet Aras disipline sevk edince haberdar olmuş olabilir.
Gerçekten çok dağınık bir ortam hakim CHP’de.
Toplamak da güç görünüyor.
Ayrıca disipline sevki istenen Uğur Ürper’i listesine il delegesi yazan Nail Kızıl da şimdilerde il başkanı yapılmaya çalışılırken, Ahmet Aras ve Gonca Köksal’ın desteğini de arkasına alarak yürüyor.
Güzel mi güzel.
Seviyorum ben bu CHP’deki Ali Cengizleri ya.
Adeta ufuk açtıran cinsten.
Şaka bir yana kimse de bu duruma dikkat çekmiyor.
Bunlar yaşanırken atraksiyon biter mi CHP’de?
Elbette bitmez.
Malum şimdilerde il kongresi merak ve telaşı başladı.
Ürper’in disipline sevkinin altında, kendisinin ağzının durmadığı kadar, il başkanlığı kongre süreciyle bir bağ da kurulmuş olabilir mi, pek tabi olabilir.
Malum CHP’de varyasyonlar bitmez.
Uğur Ürper’in gönlünde yatan il başkanı, otoritelerin desteklediği il başkanı da olmayabilir.
Bu gerekçeyle de ceza kesiliyor olabilir.
Malum Uğur Ürper’in Zekican Balcı destekçisi olduğunu da hatırlatmakta yarar var. En azından ben öyle biliyorum.
Beynim yandı.
En az CHP’liler kadar senaryo geliştirdiğimi fark ettim şuan.
Neyse ne diyorduk il kongresi süreci var.
CHP siyasetini kaleme alan refikimiz meslektaşlarımız her ne kadar da bugüne kadar sessizliğini koruyan mevcut İl Başkanı Zekican Balcı’nın aday olduğunu yazsalar da, ben kesinlikle aday olmayacağını buradan ilan edebilirim bu geliştirdiğim senaryolarla.
Kendi yöresinde güven tazeleyemediği gerekçesiyle zayıf düşürülmeye çalışılan Balcı, hal böyle de olsa adaylığı çevresinden de etkilenerek düşünmüş olabilir ama Nail Kızıl’ın, “Ben bu fırsatı kaçıramam” mottosuyla cevabını alarak, çıkmamanın en doğru yöntem olduğunu düşünerek, bu işten vazgeçmiş olduğunu düşünüyorum açıkçası.
Kulislerde ayrıca, Nail Kızıl’ın Balcı’ya aday olmayacağıyla ilgili namus-şeref sözü verdiği, buna rağmen aday olduğu da konuşuluyor.
Siyasette namus, şeref, yemin, söz olgusunun ne kadar geçerli olabileceğinin yorum ve takdirini size bırakayım en iyisi.
‘Koca CHP, bu süreçte bir il başkan adayı bulamadı’ yorumlarının dönmeye başladığı sırada, daha yeni seçilen ilçe başkanı imdada yetişti ve o ilçe başkanını il başkanı yapmanın hesapları yapılıyor bugün Muğla CHP’sinde.
Peki, bu hamle ne kadar etik?
Tartışılır.
Siyasette dün ve bugün arasındaki kısa sürenin aslında ne kadar uzun bir süre olduğu ve bu uzun süre içinde afaki gelişmelerin yaşanabiliyor olduğu toplum tarafından nasılsa kanıksanmış durumdayken, kim bakar etik mi değil mi diye..
Peki, Nail Kızıl var diye ilçe başkanı olmayı aklından geçirememiş olan başka adayların önü kesilmiş olmuyor mu bu durumda?
Bunun cevabını da CHP’liler bulup, versin.
Şimdi sorsanız ‘partimizde demokrasi işliyor’ denilecektir.
Allah bilir Nail Kızıl hamlesi öncesi yapılan hesaplarda ilçe başkanı da çoktan bellidir.
Bu işlerin temelleri alışılagelmiş partililerin uğrak yeri meyhanelerinde belirlenmekteydi nasılsa.
Yazının gidişatıyla çok bağlantılı olmayıp, sözünü ettiğimiz CHP siyasetiyle bağlantılı olduğuna inandığım ifadeyle yazımı sonlandırayım.
Mabolla Medya’da il başkan adaylığını ilk açıklayan Hasan Balı ile gerçekleştirdiğimiz programda belediye başkanlarının parti amiri pozisyonundaki il veya ilçe başkanlığı seçimlerine müdahil olmasının etik olmadığından söz etmiştim.
Hala daha da bu görüşümün arkasındayım.
Neden mi?
Etik olmayan hamlelere, şık olmayan bir siyaset ortamına yol açıyor da ondan.
O zaman da sorarlar.
Partiye amir mi, belediye başkanına memur mu seçiyorsun diye..