"Halktan taraf yeni nesil yayıncılık"
Ara
Close this search box.

CUMHUR İTTİFAKI’NDA İSTİFA İSTEME FURYASI

Muğla’da ardı ardına Cumhur İttifakını oluşturan partilerde ani depremler yaşandı.

Bilindiği gibi Cumhur İttifakı AK Parti, MHP, BBP ve Hüda Par’dan oluşuyor.

Muğla’da Hüda Par’dan söz edilmese de, Cumhur’un diğer unsurları aktif.

Ete tırnağa dokunmasalar da, kokup, bulaşmasalar da teşkilat nezdinde varlıklarını sürdürmekteler.

Mış gibi, miş gibi adeta.

İşte bu yüzden teşkilat yapılarında yaşanan depremler, bu partilerde hareket varmış hissi oluşturmaları açısından bir gündem konusu gibi görünebiliyor.

Bu açıdan bakıldığında yerel muhalefeti beceremiyor olsalar bile bu değişiklik haberleriyle gündemde kalabiliyorlar.

En azından bu ani değişikliklerle gündem olmaktalar.

Cumhur İttifakı’nın Muğla ayağındaki partilerle ilgili konuyu şöyle biraz genişleteyim.

Malum Milliyetçi Hareket Partisi’nde önce Mehmet Korkmaz’ın milletvekili adayı olma hevesinden kaynaklı istifası sonucu görevlendirmeyle iş başına getirilen ve daha sonra da yasal süreçle kongre sonucu il başkanlığına seçilen ve henüz seçileli 1 yılı kısa bir süre aşmış olan Oğuz Akarfırat’ın istifası istenmiş, kendisi de bu istifanın sebebini sağlık sorunlarına bağlamak suretiyle görevden ayrıldığını bir gece vakti kamuoyuna açıklamıştı.

Günümüz siyasetinde bu, mış mış gibi yapma modası mıdır yoksa demokrasinin tek elden işlediğinin çok fazla gün yüzüne çıkarılmasının istenmiyor olduğunu başka bir kılıfa büründürmek suretiyle tercih edildiğinden mi bilinmez, aynı uygulama AK Parti cenahında da bugüne kadar hep süregeldi.

Bu aslında bir nevi AK Parti genel işleyiş mekanizması.

Genelde spor kulüplerinde başarısız olan teknik sorumlunun karizmasını çizdirmemek adına başvurulan bir yöntemdir aslında bu uygulanan.

Kendin istifa etmiş gibi yap.

Spor kulüplerinde bu yöntemle bir nezaket yönetime başvurulmuş gibi görünse de, partilerde bu nezaketten uzak, hatta antidemokratik bir uygulamanın farklı ele alınışı olarak ta yorumlanabilir.

Adamı kongreyle seçilmiş gibi kamuoyuna sun, sonra görevden al. Dostlar alışverişte görsün.

MHP ve AK Parti’de bu istifaların istenmesinin ardında kamuoyunda da duman hızıyla yayılarak konuşulan ya bir suiistimal ya da ciddi bir başarısızlık iddiaları gerçek midir değil midir bilinmez.

Ama ortada bir tasarruf olduğu gerçek.

MHP’de ortaya atılan iddialardan kaynaklı olduğu düşünülen ve ‘yanlışa göz yummayız, asla taviz vermeyiz’ mesajı verilircesine istenen Oğuz Akarfırat istifasında, fotoğraf karesi hala flu olsa da gündemden düştü.

Önceki yönetim dönemine göre iletişimsel ve sosyal yönü kuvvetli bir il başkanına sahip olan MHP’de, bu olumlu sayılabilecek özelliklere sahip Oğuz Akarfırat’ın bu ani istifası iddialara rağmen beklenen infiali yaratmadı.

MHP’de yaşanan gelişmelerin toplum tarafından kanıksanmaya mı başladığının bir görüntüsü mü bu bilemiyorum.

Akarfırat’ın hakkındaki iddialar karşısında kendisine kumpas kurulduğu yönündeki cılız birkaç haber de gerekli etkiyi yaratmadı. Zaten artık önemi de kalmamıştı.

Malum MHP genel yönetiminin terörist başını Gazi Meclis’te DEM grubunda konuşma yapmasını talep ettiği günden bu yana hiçbir teşkilat gelişmesinin, bu gündemin üzerinde bir gündem oluşturmayacağını düşünenlerdenim.

Dolayısıyla işte böyle bir süreçle vücut bulan bir görevden alma hikayesi geldi geçti.

Başka bir açıdan bakarsak, biz seni almayalım sen istifa et şeklindeki yol ayrımlarında bile, bu ayrımlara sebep olan gerekçeler ile ortaya atılan iddialar arasındaki tutarsızlık, halkın siyasete zaten var olmayan inancını tamamen yok etmiş vaziyette.

Bu da artık yorumsuz kalmaya sebebiyet veren bir başka unsur sayılabilir.

MHP ile eli kulağında beklenen AK Parti’de benzer bir gelişmeyi kafamda yorumladığım sırada AK Parti’de de parmakla işaret edilip, kongreyle işbaşına getirilmiş İl Başkanı Av. Gültekin Akça’nın istifası da genel merkez marifetiyle gerçekleştirilmiş oldu.

Hatta Akça’nın istifasının istendiğini kendi sosyal medyamdan ilk açıklayan gazeteciyim. Akabinde de ertesi gün Akça gereğini yaparak düzenlediği basın toplantısıyla kendisinin ve yönetiminin istifasını kamuoyuyla paylaştı.

Akça’da Akarfırat’ın aksine herhangi bir suiistimal içerikli iddialar ortaya atılmadı. Muhtemelen karnesi sınıfı geçer nitelikte olmadığından istifası istenmişti.

Dedim ya bekleniyordu da…

Bilindiği gibi ismi AK Parti il başkanlığı için geçen isimler Ankara’ya çağrılır, sonra siyasi müzakereleri güçlü olana tebliği yapılır, görev verilir, sonra görevden alınır.

Ama ardında mutlak bir güç savaşı vardır.

Tekrarlamak gerekirse ben o güç savaşının içeriğini bilmesem de, Akça’nın karnesinin zayıf olma ihtimalinden dolayı istifasının istendiğini düşünüyorum.

İyi de Akça’nın başarılı olabileceği öngörüsüyle ona görev verenler ya da kendisinin il başkanı olması için Akça’nın arkasında duranlar neden hala görevde?

Bu il başkanlarına güvenerek onlara bu görevi sunanların istifası neden istenmez mesela?

AK Parti Muğla Teşkilatı’nda kim görev almış olursa olsun akıbeti hep böyle oldu.

Tabi burada demokratik bir yapıdan söz etmek çok ta mümkün görünmüyor.

Muğla gibi yerde sonucu değiştirmek için çabalamayan ve bu durumu kabullenmiş il ve ilçe yönetim anlayışlarından bundan sonra ne gibi bir başarı bekleniyor bu da anlaşılır değil.

Sanki sadece Muğla’da teşkilatın devamlılığı olsun, dükkan açık kalsın mantığı varmış gibi ilerleyen bir yapısal durum var.

Yani al görevden, yenisini getir bu çare değil ki. Sorunu temelinde aramak lazım. Konuyu sosyolojik ele almak ve ona göre yol haritası belirlemek lazım.

Yeni gelecek olan il başkanının da sihirli değneği olmayacak.

AK Parti Muğla’da baştaki isimler değişebilir ama gövdeler hep aynı kalıyor. Değişmiş görünen baştaki isimler de daha önce pek çok alanda denenmiş isimler sonuç itibariyle.

Akça’nın da başarılı olacağını beklemek de, aynı şeyi deneyip, farklı sonuç beklemekle eşdeğerdi.

Genç meslektaşım Esma Turan bu konuyu irdeleyerek, Mabolla Medya’da haber yapmış. Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilerden sadece Büyük Birlik Partisi (BBP) Muğla İl Başkanı görevine devam ediyor.

Bakalım ittifakın iki önemli bileşeni olan partilerin Muğla’daki boşalan koltuklarına bu defa kimler getirilecek ve getirilecek isimlerin ömür aralığı hangi ölçütte seyredecek?

Böyle olunca da değişen sadece yine isimler olacak.

Konunun kafasal değişimden olduğu düşünülmeyecek.

Gelen de kabullenişin içinde bulacak kendini.

Bence bu partilerin isim arayışından çok önce Muğla’daki yoğurt yeme şekillerinde değişikliğe gitmelerinde yarar var.

Zira kendilerine verilen muhalefet görevini bile, bu kadar malzeme bolluğunda layıkıyla yapamamaktalar.