ARADIĞINIZ O KÖYE (MAHALLEYE) ULAŞILAMIYOR

Ben yerel siyasilerin yerinde olsam sık sık eski adıyla köy, şimdiki adıyla mahalle olan kırsalı ziyaret eder, orada vakit geçirir ve orada yaşayan insanlara dokunurdum.

İnanın buralar köy statüsünde iken daha kıymet verilen alanlarmış aslında.

Malum Muğla ili büyükşehir olduktan sonra mahalle statüsüne tabi tutulan ancak halen yaşamın, köy haliyle devam ettiği bu yerler, adeta kaderlerine terk edilmiş durumdalar desek abartmış olmayız.

Yaz mevsimi boyunca sık sık Menteşe’ye bağlı o eski köy olan mahallelerdeki düğün ve mevlit gibi paylaşım isteyen organizasyonlara katılım sağladım.

Geçtiğimiz hafta sonu da Menteşe’de tesadüfen görüştüğümüz ve bu görüşme sırasında sorunlarını dinlediğim Muhtar Cemal Yılmaz’dan edindiğim bilgiler ışığında o söz konusu sorunları yerinde izleyip, haberleştirelim, görüntüleyelim ya da kaleme alalım maksadıyla Yemişendere mahallesindeydik.

Eski adıyla Denizli-Muğla arasında deve kervanlarının konakladığı bölge olarak tanınan Diphan, yeni adıyla dere kenarlarında yetişen Yemişen ağacı nedeniyle Yemişendere adını almış yaklaşık 300-400 hanenin bulunduğu bir yerleşim yerinden söz ediyorum.

Adından da anlaşılacağı gibi dere kenarında kurulmuş bir yerleşim yeri.

1930-1940’lı yılların en köklü yerleşim yerlerinden Belenye’den sonra, Kale-Tavas-Denizli güzergahındaki tanınmış toplu yerleşim yerlerinden biri olarak bilinir.

Gittiğim yeri sadece gitmiş olmaktan öte, edindiğim bilgiler ışığında kısa bir tanıtımını da yapma gereksinimi duymamdan mütevellit, biraz da bu mahallemizin sorunlarına değinmek isterim. Merkez ilçe Menteşe’ye 30 km. uzaklıktaki Yemişendere’de iletişim sıkıntısı had safhada.

İletişim sıkıntısı derken, insanların iletişimsizliği değil, teknolojik iletişimden söz ediyorum.

Mahallede yaşayan vatandaşlar telefon ve internet kullanımı için dünyanın parasını GSM firmalarına yatırdıkları halde, bu firmaların iletişim hizmetlerinden yararlanamıyorlar.

Sorunun giderilmesi için bugüne kadar bulundukları girişimden hiç sonuç alamamışlar.

Aileler, çocuklarının eğitimi için para döktükleri internet kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığının eğitim-bilişim ağı olan EBA’dan da faydalanamıyor.

Eğitim de sekteye uğruyor anlayacağınız.

Her şehre göç edenler gibi şanslı değiller. Köylerinde kalmışlar. Yaklaşık 1500-2000 civarında bir nüfus burada yaşam sürüyor.

Yani böylesine bir nüfus yoğunluğunun bulunduğu bir yerleşim yerinde telefonlar çekmiyor.

Bu soruna canlı canlı şahitlik ettik.

Her şey bir kenara olası bir asayiş, doğal felaket ya da sağlık hizmetleri için gerekli olan telefonlardan da hatları çekmediği için yararlanamıyor Yemişendereliler.

Vatandaş, jandarma, itfaiye ve ambulansa ihtiyaç duyulduğunda bu hizmetlere bağlı kurumlara ulaşmak için telefonlarının belli yerlerde çektiğini iddia ettikleri yerlere yürümek zorunda kalıyorlarmış.

Yakın tarihte yaşanan traktör yangını için durumu ilgili kurumlara bildirmek için yürüdükleri yolun mesafesini bilemez hale gelmiş vatandaş.

Oysaki bu sözünü ettiğim hizmetler, tamamen vakit kaybı gerektirmeyecek hizmetler, tabir yerindeyse zamanla yarışılan hizmet alanları.

Kısacası aradığınız mahalleye ulaşılamıyor diye bir benzetme yapılabilir.

Bitti mi bitmez, daha çok ama ben ele aldığım birkaçını sizinle paylaşacağım.

Mesela mahalledeki ahşap elektrik direkleri sorunu.

Bu ahşap direkler her an bir yangına sebebiyet verecek derecede yıpranmış, ciddi bir bitki örtüsünün içinden geçmekte ve onları tutan teller sayesinde yıkılmamak için ayakta kalmaya çalışır vaziyette.

Hatta bir tanesi var ki, mahalleli bir vatandaşın kendi imkanıyla yıkılmasın diye çevresine odunlarla destek olarak sağlamlaştırmaya çalıştığı ilkel bir yöntemle ayakta tutulmaya çalışılıyor.

GSM ve elektrik dağıtım şirketlerine buradan soruna dikkat çekelim. Terk bir baz istasyonuyla Yemişendere ve çevresindeki birçok yerleşim alanlarına önemli bir hizmet sunulmuş olacak.

Elektrik dağıtım şirketlerinden Aydem’in sorumluluk alanında olduğunu düşündüğümüz bu bölgedeki yan yatar vaziyetteki elektrik direkleri mutlak surette elden geçirilmeli.

Mahallenin sorunu çok ama heyecanlı, sorunları çözmek için çabalayan ve çalışmayı seven bir muhtarı var.

Muhtar Cemal Yılmaz mahallesinin ve halkının sorunlarına hakim. Duyuramadığı alanlara sesini duyurmak için adeta kılı kırk yarıyor.

O çabalarına bizimle olan paylaşımı da dahil.

O çabasını paylaşmaktan mutlu olduk. Saha haberciliğini de özlemişiz.

Eşsiz bir doğa güzelliğine sahip olan Yemişendere’de şırıl şırıl akan derenin hemen yakınında yaklaşık 150-200 yıllık olduğu iddia edilen bir de su değirmeni de bulunuyor. Mekanizmaları hala çalışabilecek düzeyde olan değirmen, eskiden çevredeki birçok yerleşim yerinin ihtiyacına karşılık verirken, şimdi ise bürokratik açmazlardan kaynaklı kaderine terk edilmiş denilebilir.

Vatandaş şimdilerde ise en yakın değirmen hizmetini Gazeller Mahallesinden almaktaymış.

Atıl vaziyetteki değirmen, içinde binlerce anıyı barındırıyor. Bulunduğu alan ise dediğim gibi dere kenarında.

Eminim ki bu değirmenden yerel yöneticilerden pek azı haberdardır. Çalışmayacaksa bile restore edilerek, kültürümüze kazandırılabilir. Çevresinde yapılacak bir ıslah çalışmasıyla o bölge herkesi sadece Akyaka’ya gitmekten kurtarıp, farklı bir lokasyon ihtiyacını karşılar hale getirilebilir.

Yeter ki yapmak istensin.

Pazar günü Yemişendere’de geçirdiğimiz 3-4 saatte insanlara dokunmanın memnuniyetini yaşadık.

Bu memnuniyete siyasilerimiz de mazhar olabilirler.

İnsanları mutlu etmek keyifli.

Bütün bu sorunlarına rağmen Yemişendereliler ve Muhtar Cemal Yılmaz mutluydu.

Neden mi?

Muhtar, mahallesine çocuk parkı kazandırmıştı ve bizim de orada olduğumuz gün olan Pazar günü açılışını gerçekleştiriyordu.

Menteşe Belediye Başkan Yardımcısı Merve Fidem Barut ve belediye yetkililerinden bazıları da muhtarı, mahalleliyi ve çocukları yalnız bırakmayıp, mutluluklarına ortak oldular.

Tabi biz de…

Çocuklar, çisiş çisil yağan yağmura aldırış etmeden kendilerinin kestiği kurdeleyle çocuk parkına kavuşmanın mutluluğuyla cıvıl cıvıl, şen kahkahalarıyla ortalığı inletiyorlardı.

Bizler de o mutluluğa şahitlik etmekten ve çözüm bekledikleri sorunlarına eğilmiş olup, o sorunları paylaşmaktan ve kamuoyuyla paylaşacak olmaktan memnuniyet duymuştuk.

İnsana dokunmak kıymetli.

Topluma, insan hayatına dokunmak bu kadar kıymetli ve zevkliyken, siyasileri sahada daha fazla görmek istememiz kadar doğal daha ne olabilir ki?

Bizim yaşadığımız hazzı yaşamalarını dilerim.

O haz ise, tekrarlamak gerekirse, insanın hayatına dokunmaktan geçiyor.

Siyaset, seçim zamanlarında sözünü ettiğimiz bu yerlere göstermelik ziyaret etmekle yapılmamalı.

Seçimlerden sonra da bol bol ziyaret edip, hiç değilse halkın dertleriyle dertlenerek yapılmalı.

Biz üstümüze düşeni yapmış olmanın memnuniyetiyle ayrıldık Yemişendere’den.