mabolla_medya-logo
Ara
Close this search box.
Ara
Close this search box.

Akbelen’de dayanışma sürüyor: “Biz bitti demeden bitmez”

Muğla’nın Milas ilçesinde İkizköy sakinleri ve ekoloji örgütleri, acele kamulaştırma ve iptal kararlarının ardından Akbelen Ormanı’nda devam eden maden ocağı çalışmalarına dikkat çekmek için bir araya geldi. İkizköylü Esra Işık, “Biliyoruz ki kaldırılan acele kamulaştırma kararı, tüm sebeplerin, tüm hesapların, tüm konuşulanların ötesinde; Akbelen’in kırılmayan iradesinin, vazgeçmeyen inadının, bitmeyen direnişinin bir sonucudur” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla 11 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanan acele kamulaştırma kararıyla, Akbelen Ormanı’nın çevresindeki 190 parsellik tarım arazisi, linyit madeni sahası olarak kullanılmak üzere Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılması kararlaştırılmıştı. Karar, 14 Mart’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı’yla kaldırıldı.

Yaşanan gelişmelerin ardından bölge halkı ve ekoloji örgütleri ile siyasi parti temsilcileri mücadeleyi bırakmadıklarını göstermek ve toprağına sahip çıkmak için Akbelen’de buluştu.

Basın açıklamasını okuyan İkizköylü Esra Işık, şunları söyledi:

“Topraklarımızı, zeytinlerimizi, ormanlarımızı, köylerimizi madenden kurtarmak için çıktığımız yolda beşinci senemize girdik. Köylüler olarak yıllardır gördüğümüz zulüm, hepinizin gözleri önünde yaşandı ve artarak yaşanmaya devam ediyor. Bizler sırf toprağımızı, ağacımızı, yaşamlarımızı savunduk diye hem şirketin çeşitli baskılarına, hem de jandarmanın ağır şiddetine maruz kaldık. En sonunda da yaşamlarımıza tamamen çöken, hayatlarımızı gasp eden “acele kamulaştırma” kararına imza atıldığında, dünyamız başımıza yıkıldı. Çünkü bu karar önce İkizköy’ün, Karacahisar’ın, Çamköy’ün; sonra da geride kalan 40’a yakın köyün ölüm fermanıydı. İçimiz kan ağladı ama çaresizliğe teslim olmadık. Çünkü biz çareyi, umudu, gücü direnmekte bulduk diyerek, verilen bu haksız hukuksuz karara karşı hukuki ve fiili mücadele hazırlıklarına başladık. Hemen ardından iki gün sonra öğrendik ki; baştan çok büyük hata yapılan, hiç çıkmaması gereken bu karar acele bir şekilde kaldırılmış.

“İPTAL EDİLEN KARARIN YİNE BAŞIMIZA GELMEYECEĞİNE NASIL GÜVENEBİLİRİZ”

Biliyoruz ki kaldırılan acele kamulaştırma kararı, tüm sebeplerin, tüm hesapların, tüm konuşulanların ötesinde; Akbelen’in kırılmayan iradesinin, vazgeçmeyen inadının, bitmeyen direnişinin bir sonucudur. Bu kez mutluluktan gözyaşı dökmenin yanı sıra, ne yazık ki hiçbirimiz hala derin bir nefes alamadık. Çünkü bugüne kadar yaşadıklarımız, gördüklerimiz; kuşkumuzu sevincimizden ağır kılıyor. Devam eden haksız hukuksuz kararlar, verilen cezalar ve görevini yapmayan kurumlar ile köyümüz hala madenin yoğun tehdidi altında. Duvarları çatlamış, kolonları yarılmış evlerimizin, ahırlarımızın içinde yaşarken; zeytinlerimizi, topraklarımızı, geçim kaynaklarımızı maden tehdit etmeye devam ederken, iptal edilen kararın yine başımıza gelmeyeceğine nasıl güvenebiliriz? Bir daha tek bir imzayla yaşamlarımızın gasp edilmeyeceğine nasıl inanabiliriz?

“EMEK EMEK BÜYÜTTÜĞÜMÜZ BU DİRENİŞ ATEŞİ İ SÖNDÜRMEYE KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ”

Bu topraklardan gidelim, buraları terk edelim diye yapmadığınızı bırakmadınız. Sizi doyuran köylüye kan kusturup kızılcık şerbeti içirdiniz. Tehdit ettiniz olmadı. Şiddet uyguladınız olmadı. Cezalar yağdırdınız olmadı. Davalar açtınız olmadı. 40 senelik koca bir talanın, yıkımın ardından ilk kez yaktığımız ve beş senedir emek emek büyüttüğümüz bu direniş ateşini söndürmeye kimsenin gücü yetmez. Çünkü biz gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz. Biz gücümüzü dayanışmamızdan alıyoruz. Biliyoruz ki kader ortaklığımızla ilmek ilmek ördüğümüz birliğimizin karşısında kimse duramaz. Kabul etmiyoruz. Şirketler cebini dolduracak diye bizleri daha fazla açlığa, sefalete sürükleyemeyeceksiniz. Bizleri köyümüzden süremeyeceksiniz. Köklerimizi bu topraklardan sökemeyeceksiniz! Bize yaşatılanlara karşı daima dimdik ayakta olacağız.

“SİZ DURMADAN BİZ DE ASLA DURMAYACAĞIZ”

Buradan tüm yetkililere sesleniyoruz: Artık biz köylülerin verdiği yaşam mücadelesinin hakkını teslim edin. Köylerimizi rahat bırakın. Tarım arazilerimizi, zeytinlerimizi rahat bırakın. Yaşamlarımızı rahat bırakın. İkizköy’e yapılan yanlışlardan geri dönün.Hukuksuzluklarınızdan geri dönün. Zeytincilik kanununu uygulayın. Toprak Koruma Kanununu uygulayın. Bize her gün depremi yaşatan, yarın öbür gün evimizi başımıza yıkacak dinamit patlatmalarını durdurun. Köylerimize doğru genişleyen bu madeni hemen durdurun. Sakın unutmayın; Siz durmadan biz de asla durmayacağız. Çünkü biz bitti demedik. Çünkü biz bitti demeden bu dava bitmez.”

Paylaş

İLGİLİ HABERLER