"Halktan taraf yeni nesil yayıncılık"
Ara
Close this search box.

Ummuhan Korkut’un ölüme neden olmakla suçlanan sanık ilk kez hakim karşısında

Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde eşi Ummuhan Korkut’u darbettikten sonra ölümüne neden olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan Yunus Korkut, ilk kez hakim karşısına çıktı. Mahkeme, maktulün son 3 aya ait HTS kayıtlarının incelenmesine karar vererek duruşmayı 10 Şubat’a erteledi.

Beyobası Mahallesi’nde 21 Ocak 2025’te meydana gelen olayda Yunus Korkut, 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayarak eşinin bayıldığını ve ağzından köpük geldiğini bildirdi. Sağlık ekiplerince önce Köyceğiz Devlet Hastanesi’ne götürülen Ummuhan Korkut, durumunun ağırlaşması üzerine Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Vücudunda çeşitli morluklar tespit edilen ve beyin kanaması geçirdiği belirlenen Korkut, ameliyatın ardından yoğun bakımda tedavi altına alındı. 28 Ocak’ta yapılan müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.

Olayın ardından Cumhuriyet Başsavcılığı talimatıyla gözaltına alınan Yunus Korkut, jandarmadaki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede tutuklandı.

İDDİANAME HAZIRLANDI

Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve Ağustos ayında kabul edilen iddianamede, şüphelinin “eşine sert vurmadığı” yönündeki savunmasına karşın, darp sonrası maktulün kısa sürede kusmuş halde bulunmasının eylemin ağırlığını gösterdiği belirtildi. İddianamede Korkut’un, “neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama” suçundan 14 ila 18 yıl arası hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.

İLK DURUŞMA GÖRÜLDÜ

Muğla 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen ilk duruşmaya tutuklu sanık Yunus Korkut, taraf avukatları ve Ummuhan Korkut’un yakınları katıldı.

Savunmasında, eşiyle uzun süredir kıskançlık ve telefon mesajları nedeniyle tartışmalar yaşadıklarını ileri süren Korkut, “Olay günü yine aramızda tartışma çıktı. Ben sus artık deyip tahrik altında çenesini tuttum bir tane omzuna ya da kafasına vurdum, çok sert vurduğumu düşünmüyorum. Sonra ‘Ben koyunlara bakmaya gidiyorum’ diyerek çıktı. Ben de çocuklara köfte yaptım, yemek yedirdim. Normalde koyunlara bakıp gelmesi 5-10 dakika sürer. Uzunca bir süre gelmeyince seslendim. Cevap vermedi. İçeri girip çıktım. Ahıra doğru yöneldim. Kapının köşesinde yatar pozisyonda kendisini gördüm. Hafif yarar pozisyondaydı. Ağzında köpükler vardı. Azda olsa nefes alıyordu. Annemi aradım. Sonra ambulansı aradım jandarmaya düştü. Sonra ambulansı aradım bizim evi ambulans zor bulur diye Ummuhan’ı arabaya koydum. Yolda 112 ekipleri ile karşılaştık onlara teslim ettik” dedi.

Maktulün annesi Ayşe Bilen, kızının evlendiği günden bu yana zaman zaman şiddete maruz kaldığını belirterek sanıktan şikayetçi olduğunu ve davaya katılma talebinde bulundu.

Maktulün ağabeyi Caner Bilen de kardeşinin sık sık yüzünde morluklar gördüğünü, kardeşinin şiddet gördüğünü zaman zaman itiraf ettiğini söyledi ve şikayetçi olduğunu kaydetti.

Tanık olarak dinlenen komşu Ş.G., çiftin sık sık tartıştığını, zaman zaman karşılıklı hakaret ettiklerini duyduğunu, birkaç kez de tarafların birbirine vurduğunu gördüğünü anlattı.

Mahkeme, Ayşe Bilen ve Caner Bilen’in davaya katılma taleplerini kabul etti. Muğla Barosu Başkanlığı ile Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin katılma talepleri ise mahkeme heyeti tarafından reddedildi.

HTS KAYITLARI İNCELENECEK

Mahkeme, Ummuhan Korkut’un telefonuna ait son 3 aya ilişkin HTS kayıtlarının incelenmesine karar vererek duruşmayı 10 Şubat’a erteledi.

Duruşma sonrası açıklamalarda bulunan Ummuhan Korkut’un aile avukatı Perihan Ceviz, şunları söyledi:

“Hatırlarsanız soruşturma evresinde fail ‘yemek yapmadığı için dövdüm’ diye bir ifade vermişti. Açıkçası bizler bu ifadenin ilk aşamada bu dosyadan haberdar olduğumuzda gerçekliğine inanamamıştı. Ancak sonrasında failin toplumsal cinsiyet eşitsizliği içeren yargılardan cesaret alarak bu ifade de bulunabildiğini açık bir şekilde gördük ve bugün duruşmada da halen daha failin Ummahan’ın yemek yapmadığını bir haksız tahrik indirimi gerekçesi olarak kullanmaya çalıştığına şahit olduk maalesef. Yine hayattan koparılan her kadının arkasından olduğu gibi bugün de bazı aldatma iddialarıyla haksız tahrik indirimi almaya çalıştığını gördük. Yine mahkeme muhtemelen bu iddialara dayanarak Ummahan’ın ölmeden önceki son üç aylık HTS kayıtlarının dosyaya alınmasını istedi. Bu delili kabul etmiyoruz. Bu iddiayı kabul etmiyoruz. Çünkü fail açık bir şekilde olay günü yalnızca yemek yapmadığı için Ummuhan’ı dövdüğünü açıkça kabul etmişti. Buna rağmen olaydan çok önceki dönemlere ait iddialarının araştırılması bizlerce gereksiz. Bu aşamada dosya on Şubat’ı ertelendi. Deliller toplandıktan sonrasında mütalaanın sunulmasını ve dosyanın karara çıkmasını bekleyeceğiz.”

CHP Muğla İl Kadın Kolları Başkanı Sema Gençoğlu da “Kadın cinayetlerinin artık son bulmasını istiyoruz. Çok üzüldük, çok üzgünüz. Dileriz son olur” dedi.

Muğla Kadın Dayanışma Komiteleri adına basın açıklamasını okuyan Aleyna yaşar da şöyle konuştu:

“Bir kadının hayatı, ev içi emek üzerinden kurulan baskının ve kadının erkeğe hizmet etmek zorunda olduğuna dair yerleşmiş anlayışın sonucu olarak son buldu. Ümmühan’ın öldürülmesi, bu düzenin kadınlara dayattığı itaat, hizmet ve sessizlik kalıplarının tam karşılığıdır. Kadını eve hapseden, kadını hizmet ve itaat kalıplarına mahkûm eden, kadını köleleştirmeye çalışan; aynı zamanda failleri adaletin olmayışı ile cesaretlendiren düzenin bizzat kendisidir. Bu ülkede gün aşırı kadınların sokakta, evde, okulda ve iş yerlerinde öldürüldüğü haberini alıyoruz. Bu ülke, alın teriyle, emeğiyle hayatta kalma mücadelesi veren kadınlar için bir mezarlık haline getirildi.

“BASKI VE ŞİDDET TÜRKİYE’DE DEVASA BİR TOPLUMSAL SORUNDUR”

Ummuhan’ın başına gelen de tam olarak budur: Kadının emeğini, bedenini ve yaşamını erkeğin mülkü gibi gören bu düzen, şiddeti örgütlü bir biçimde yeniden üretiyor. Bu karanlık düzeni var eden, alın terimize, yaşamımıza ve kadına düşman olan; bu sistemin çarkında gününü gün eden düzen sahipleri, bu katliamların suçlularıdır. Kadına şiddet ne kader ne de münferit bir olaydır. Kadının üzerindeki baskı ve şiddet bugün Türkiye’de devasa bir toplumsal sorundur. Geleneklerle ve çağdışı alışkanlıklarla açıklanamaz. Tekil olaylara indirgenemez ve toplumsal zemininden koparılamaz.”

Paylaş