"Halktan taraf yeni nesil yayıncılık"
Ara
Close this search box.

MUTLAK BUTLAN

Haftaya infial yaratan bir saldırı gelişmesiyle başladık.

Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal Aras’ın aile büyüklerinin yaşadığı eve, çirkin bir molotoflu saldırısı gerçekleştirilmiş ve buna sebebiyet veren 2 kişi güvenlik güçlerimizin titiz çalışmalarıyla yakalanmıştı.

Bu vesileyle Gonca Köksal Aras ve büyüklerine geçmiş olsun dileklerimizi iletelim ve bu toplumda infial yaratan olayın faaillerin ve azmettirici durumunda kim varsa tez zamanda adalet önünde hesap vermelerini dileyerek yazımıza başlayalım.

Malum, CHP’de işler karışık.

Hukiki karşılığı ‘yok hükmünde’ demek olan mutlak butlan CHP’nin başında.

Mutlak butlana, bir yerde yapılan tüm işlemlerin yok sayılması da denilebilir.

Malum 15 Eylül’de açıklanacak olan karar Kemal Kılıçdaroğlu’nun partiye kayyum atanacağı ile ilgili bir sürece gebe.

Bu demek oluyor ki, kurultay sürecine geri dönülüyor.

Yani kurultay tarihinden itibaren yapılan tüm işlemler yok hükmünde olmuş olacak.

Bu da demektir ki, CHP genel merkez yönetimince uygulamaya geçirilen tüm işlemlerin yok sayılacağı bir sürece doğru gidiliyor olduğu.

Buna genel merkez marifetiyle yapılan adaylık atamaları, il, ilçe kongre süreçleri de dahil.

Bu gelişmeler ışığında yok hükmünde bir karar çıkarsa ki, çıkması muhtemel, kurultay da dahil bu kurultay sonucunda göreve seçilmiş olan genel merkez yönetiminin yaptığı tüm işlemler yok sayılacak.

Nedir mesela o işlemler?

En basitinden yapılmış olan bir yerel seçimler var.

Eeee o zaman, merak ettiklerimizi soralım.

Söz konusu çıkması muhtemel kararla, kazanılan tüm belediyelerin adaylık sürecinde atanan belediye başkanları da yok hükmünde sayılmış olmayacak mı?

Bu durum da süreç, seçimlerin yenilenebileceği bir sürece evrilmeyecek mi?

İçinde bolca soru barındıran bir süreç gibi duruyor.

Bu durumda muhtemel bir mutlak butlan kararı çerçevesinde, CHP’li olan yerlere kayyum ataması olur ve seçimler de bir yerde yok hükmünde kabul edilmiş olur.

Bu süreçten sonra da bakıldığında genel merkez tarafından adaylık atamasıyla seçime giren belediye başkanların bugüne kadar yaptığı tüm işlemler de yok hükmünde olacaktır.

Hukuki boyutta gerçekleşmesi olası gelişmeler bu şekilde vücut bulabilir.

İşin bir de bundan sonra ki boyutuna da bakmak lazım.

Hukuki mutlak butlan kararının karşılığı olarak bu gelişmeler yaşandığı takdirde, CHP’nin şu andaki değişim hareketi ne yapacaktır sorusuna cevap arayalım.

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun başını çektiği değişim kadrosu, geçmişteki SHP gibi yeni bir parti kurma girişiminde bulunabilecekleri öngörülebilir.

Neticede kazanılan birçok büyükşehir belediye başkanları bu değişim hareketinin atadığı adaylardı hatırlarsanız.

Bu düşünceden yola çıkıldığında bu belediye başkanlığı ipini göğüslemiş olan isimlerin tavırları ne olur diye bir soru akla gelmiş olsa da, yani CHP’de kalırlar mı, yoksa yeni bir kurulması gündeme gelecek olan partiye geçerler mi diye sorduğumuzda da, elbette kendilerini bu görevler için atayanların yanında olma eğiliminde olacakları aşikar.

İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in görevden alınıp, Gürsel Tekin’in kayyum olarak atanması karşısında ortaya konan tepkilere bakıldığında, CHP’deki değişim hareketinin yeni bir çatı altında bir araya gelme savımızı doğrular gibi de görünüyor.

Bütün bu parçalanmışlığın sonucunda da, erken seçim gündeme gelecektir.

Bakalım kayyum atamasıyla birlikte değişim hareketi kadrolarının doğal olarak içinde bulunacağı mağduriyet görüntüsü, CHP’nin iktidar söylemlerini arttırdığı bir dönemde, seçmende de karşılık bulacak mı?

Bu gelişmeler sandığa nasıl yansır tam olarak kestiremiyor olsak da, olası bir mutlak butlan kararı, CHP’de yaralar açacağı gibi, açılan bu yaranın kapanmasında ciddi bir zaman dilimi gerektirecektir.

Açıkçası CHP için zor bir süreç.

Bakalım neler olacak, yaşayıp, göreceğiz.