"Halktan taraf yeni nesil yayıncılık"
Ara
Close this search box.

ÇOCUKLUĞUMUN BAYRAMLARINA ÖZLEMLE

Bir bayramı daha, ‘ayrışmış bir toplum düzeninde girmenin tatsızlığı içinde olmamıza mı’ yoksa ‘ruhu kaybolmuş ve git gide de kaybolmaya yüz tutmuş bayramların tatil anlayışına dönüşmesine mi dertlenelim’ diye düşündürten bir ortamda karşılamaktayız.

Farkında mısınız uzunca bir süredir, eski bayramlara olan özlemle karşılamaktayız.

Klişe bir tabirle ‘nerede o eski bayramlar’ dedirten sözlerle hatta.

Ve uzunca bir süredir her bayram, gözümün önüne çocukluk dönemlerinde sabahın erken saatlerinde uyanıp, babamın elimden tutarak götürdüğü ve birlikte eda ettiğimiz bayram namazları ve sonrasında yaşanan güzellikler gelir aklıma.

Hatta sadece hatırlamakla kalmaz, zihnimde betimlerim her yaşanan enstantaneyi.

Hani o bayram namazlarından sonra döndüğümüz evdeki mis gibi kahvaltı sofralarının kokusu eşliğinde gülen yüzler, öpülen eller ve daha sonra en yeni kıyafetleri giyerek yapılan anlamlı ziyaretler.

O sayede yüzüm güler, içimi huzur kaplar ve o an da kalırım, o anlar hiç bitmesin isterim çünkü günümüz kötü, günümüz çirkinliklerle dolu, günümüz sevgi ve saygı mevhumundan uzak bir toplumun hakim olduğu bir ortama gebe.

Böyle bir ortamda verilen kısa molalar gibi bayramlar.

Yani mutsuzluklara verilen kısa mola gibi.

İnsanoğlu sevgiyi unutmuş görünümünde günümüzde.

Sevgiyi unutan toplum neylesin bayramı değil mi?

Neyse ki, kendi iç dünyasında ya da o benimseyerek büyüdüğü geleneklerini yaşatmaya çalışan insanımızın sayısı da az değil.

Değil ki, bugün kalpten bayramlaşabiliyoruz, yine bayram namazlarına gidip, bir geleneği sürdürmeye çabalayabiliyoruz ama sadece bu kadar.

Bayram kutlamalarını bile toplu hazır mesajlarla yapan bir topluma dönüştük.

Sosyal medya görsellerine sıkıştırdığımız anlık duyar kasan insanlar haline geldik.

O çocuklarına yeni kıyafetlerini giydirerek, ziyaretlere giden aileleri göremiyoruz mesela sokak ve caddelerde.

Bitti, bitiyor. Elde kalan ne varsa tüketilmeye yüz tutmuş.

Bu yüzden de ruhunu, ayrışmaya teslim etmiş toplumun sebep olduğu bayramları sadece bayram adı altında idrak ediyoruz.

Bayram demek artık ülkemizde tatil demek.

Herkes ‘bayram tatili kaç gün?’ modunda.

Bayramlar, bu anlamlı günleri idrak etmekten çok, bayramın beraberinde getirdiği tatil gününün oranıyla ilintili günlere dönüştü vesselam.

Bu bayramı da yine babamla gittiğim bayram namazlarını, o mis kokulu sofraları, gördüğümüz ve yaşatmaya çalıştığımız gelenekleri, güle oynaya yapılan ziyaretleri hatırlayıp, bütün bu güzelikleri bire bir yaşamış bir insan olmanın bir şans unsuru olduğu düşüncesiyle karşılıyorum.

‘İyi ki bana bu güzellikleri yaşatan bir toplumda yetişmiş, beni bu değerlerle büyütmüş bir aileye sahip olmuşum’ demek geliyor içimden.

Bugün bu hisleri özümseyerek kaleme alabiliyor olmak çok kıymetli.

Şöyle bir düşününce sözünü ettiğim bu anlamlı günlerde birlik, dayanışma, kardeşlik hep daimken, inanın yaşadığım aile ortamında ya da toplumda, ayrıştırıcı söylemleri hatırlamadığım gibi bu kadar ayrışmayı, insanların birbirine bu kadar siyasi yaklaşım sergiledikleri, bu kadar senci benci, şuncu buncu bir dönemi hiç yaşamadım.

Bunları yaşamamış olmayı da bize bahşedilen bir lütuf olarak kabul etmek istiyor ve ‘iyi ki’ demekten kendimi alamıyorum.

Güzel, sağlıklı, saygılı ve sevgiyi bilen bir dönemi yaşamış biri olmanın tabir yerindeyse böbürlenmesiyle; tek üzüntüm bunları yaşayamayacak olan nesillerin varlığı beni düşündürüyor.

İşte bizlere bu denli enseyi karartmamıza vesile kılan söylemlerde bulunduran bir ortamda yeni bir bayrama daha erişmiş bulunmaktayız.

En azından bir ucundan tutarak, Ramazan davuluna kavuşmakla eski geleneklerimizi hatırlamanın verdiği mutlulukla bir Ramazan ayını daha idrak ettik. Oruçlar tutuldu, hayırlar yerine getirildi, sofralar paylaşıldı.

Bütün bunlar, ayrışan toplumun içindeki güzelliklerdi.

Bu güzellikler hep var olsun, hep yaşansın.

Birlik ve beraberlik içinde, kardeşçe, ayrışmadan, bölünmeden.

Bu duygularla yağmurun bereketiyle karşıladığımız Ramazan Bayramımız mübarek olsun. Umarım bu bayram, olumsuzluklarla dolu olan bir zaman diliminde verilmiş bir mola olmaktan çıkar ve olumlu bir yaşam kalıcılığının temellerinin atılmasına sebep olan bir dönemi kapsar.

Çocukluğumun bayramlarına özlemle, sağlık içinde daha nice bayramların yenilerine erişmeyi diler, küçüklerin gözlerinden, büyüklerin ellerinden öperim.

Biliyorum okunası yazı türleri içinde fazla duygulu, olumlu ve yumuşak bir yazı.

Belki bu kısa mola zamanında eskiyi ve insanlığı hatırlatmada yardımcı olur diye düşündüm.

Nasılsa herkes bayram sonrası kaldığı yerden devam edecek.