"Halktan taraf yeni nesil yayıncılık"
Ara
Close this search box.

RAMAZAN DAVULU DEYİP GEÇMEYİN, İÇİ DOLU BİR MEVZUDUR

Simi ve Menteşe belediyeleri arasındaki Ramazan ayına rast gelen tarihte festival adı altında ne alaka dedirtircesine düzenlenmiş hava değişimi seyahati üzerine yaptığım tespitin üzerinden şöyle bir geriye gittim.

Hatta yazının içinde de belirtmiştim Söğüt köyü ile Simi’nin uzun yıllardır tek sofrada oturduklarını.

Geriye gittim derken, son yazımda sözünü ettiğim ve 2009-2011 yıllarını kapsayan Söğüt-Simi arasında neredeyse gelenekselleşmeye yüz tutmuş festival, her yıl renkli ve içi dolu görüntülere sahne olmuştur.

O festivalin, üstlendiğimi belirttiğim en son ki takdimimin üzerinden 14 yıl geçmiş. Yani son takdimim 2011 yılında gerçekleşmiş. Yazımı okuyan ve o organizasyonun mihenk taşlarından olan dönemin İl Genel Meclisi Üyesi, sevgili dostum Mehmet Erden, arşivindeki o günlere ait görüntüleri bana yollayıp, o anları tekrar yaşamama sebep olunca bu yazıda söz etmeden geçemedim.

Duygulandım, yıllar ne de çabuk geçiyor ama hatıralarda kalan hep doğru işler oluyor. Yanlış olanlar silinip gidiyor zaten. O dönem köy tüzel kişiliğince yapılmış festival gerçek anlamda festival hüviyetini taşırken, bizim Ramazan ayına denk getirilmiş ve sadece o seyahate götürülenlerin gönüllerini okşayan ve kent için hiçbir artısı olmayabilecek düzeydeki Menteşe-Simi belediyeleri arasında gerçekleştiği iddia edilen festivale, festival demek mümkün değil maalesef.

Bu düşüncemi dostum Mehmet Erden’in arşiv görüntülerini izleyince bir kez daha pekiştirdim.

Simi’de Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın da bulunduğu gerçeğini görmemezlikten gelmezsek, Menteşe ile ne alaka dedirtmemek için büyükşehir bünyesinde hizmet veren iki ilçe olan Datça ve Marmaris belediye başkanlarının da en azından Menteşe bağlantılı bir işe şahitlik etmeleri istenebilirdi.

Hatta bu ilçelerin sınır köylerinin tüzel kişilikleri de bu organizasyona dahil edilebilirdi. Edilebilirdi ki, kapsamlıymış gibi de olsun.

Sözünü ettiğim yıllardaki Söğüt köyü festivali, sadece yetkililer düzeyinde değil, Simi ve Söğüt köyü halkının da içinde bulunduğu bir organizasyonla gerçekleşir, festival kapsamında Rodos ve Sakız’dan konuk edilen folklor ekipleri ve sanatçılara da yer verilirdi.

Hepimizin yakından tanıdığı Rodos Türkü değerli dostumuz Osman İlter Osmancıkzade ağabeyimiz de bu festivale şahitlik edip, sahne alan sanatçılardandır mesela. Keza eşi Mahbule Osmancıkzade de öyle..

O günlere canlı tanıklık etmiş bir gazeteci olarak bugüne gelince, Menteşe Belediyesi yöneticilerinin Menteşe’yi değil de, kendilerini temsil ettiği bu organizasyonda ise dansöz oynatılıp, yemek pişirilmiş olduğunu gözlemledim. Tabi yaşayarak değil, sosyal medyada aracılığıyla yayınlanmaya çalışan görüntülerden.

Kısacası, olmamış. Yaptım oldu gibisinden bir iş olmuş diyeceğim ama içinde iş kelimesi yer alacaksa, hakikaten işin de iş olması gerekir ama yok ‘olcek’ türden bir iş yok ortada.

Bunun için afişler ya da tanıtım görselleri hazırlamaya gerek yokmuş ki. Kendi kendinize gidip, çalın söyleyin yeterdi. Bunu ben de yapabilirim yani herhangi bir kurumsal kimliğe gerek duymadan. Ha kurumsal kimlik katıyorsanız ise işin içine, o zaman temsil ettiğiniz kent için kazanımı olacak bir işe imza atacaksınız. Kendinizi eğlendirip, gelmeyeceksiniz milletin gözüne soka soka.

Neyse diyelim. Gerçi bu neyseler birikiyor ama yine de neyse diye sonlandırıp, bu Simi mevzusu yüzünden ertelediğim diğer konu olan Menteşe’de Ramazan davulu geleneğinin tekrar geri gelmesine geçiş yapalım.

Osman Gürün’ün başkanlığındaki Muğla Belediyesi yıllarıydı. Şehirde sosyal demokrat etiketiyle yaşayan ancak geleneklerimizi yaşatmayı, gericilik ve bir siyasi anlayışın uzantısı gibi görme sığlığından kurtulamamış, sözde entel dantel görüntüsü çizen bir azınlığın Ramazan davulundan rahatsızlık duymasıyla başlayan bir süreçten söz etmek isterim.

Osman Gürün’de bu sözde elitist azınlığa hizmet eden bir belediye başkanıydı çünkü yaşam şekli halktan uzak ve bu yapıya çok uygundu.

Bu halktan uzak yapının belediye yönetimi ve o dönemin belediye meclis üyeleri de, biat eder tavırlarıyla Gürün ve şürekâsının hizmet ettiği o hallerinden mutlu ve konformist azınlığın isteğini sorgusuz sualsiz yerine getirmekten geri kalmıyorlardı.

Ramazan ayında çalınan davul geleneği de o kesimi rahatsız ediyordu. Çocukları sabah okula gidecekti, kendilerinin de uykuları bölünüyordu. Sanki biz hiç çocuk olup, okula gitmemiştik. Kaldı ki rahatsızlık ne demekti bilmezdik. Uykulu gözlerle kalkıp davulcuya camdan bakmak için yarışır, hatta kibrit kutularının içine bozuk para koyup, davulcuya para vermek isteyen bir nesildik çünkü bu geleneklerle büyüyorduk.

Eminim ki Muğla’da yaşamadan önceki hayatında nasıl yaşadıklarını bilmediğimiz o sonradan zümre değiştiren rahatsız kesim de bu geleneklerle büyümüşlerdi ama şimdi onların nasıl büyüdüklerini yaşadıkları kentte kimse bilmediği için dağdan gelip bağdakini kovar gibi bir Ramazan geleneğini yok etmekle egemenlik kurmayı hedefliyorlardı.

Bu egemenliği oluşturmak da onlara hizmet eden bir belediye başkanına sahip olmaktı ve oldular. Bu şehrin 25 yılını heba eden bir belediye başkanına sahip olarak hem de.

Sonra 2014 yılında Muğla ili büyükşehir statüsüne dönüştü ve bizim merkez Muğla Belediyesi, oldu Menteşe Belediyesi. Gürün büyükşehir belediye başkanı olurken, ilk kez kuruluşu gerçekleşen merkez ilçe belediyesi Menteşe’ye de Bahattin Gümüş belediye başkanlığına seçilmişti.

O seçimlerle göreve gelen yeni belediye başkanlarının ilk Ramazan ayı takvimi geldiğinde yazdığım yazı da dün gibi aklımda.

Ramazan ayındaki belediye meclisi toplantısında Ramazan davulu geleneğinin tekrar yaşatılması talebi muhalefet meclis üyelerince gündeme aldırılmıştı. Yani AK Partili belediye meclis üyelerince.

O dönem kaleme aldığım yazımda bu gündemin Bahattin Gümüş’ün Gürün’ün gölgesi altında bir belediye başkanı olup olmayacağını ispat edebilmesine fırsat teşkil edebilecek bir gündem konusu olduğunu dile getirmiştim.

Evet, Gümüş için bu kendini ilk günden kanıtlamak için iyi bir fırsattı bu Ramazan davulu geleneğini göreve gelir gelmez kentte çaldırıyor olmak. Hani o hep köylü çocuğu olduğu vurgusunu ayrıcalık gibi ortaya koyan Gümüş, Gürün ve hizmet ettiği o elitistlerin karşısında ‘bu geleneği sürdürüyorum’ diyebilecek miydi?

Benim ümidim yoktu ama bir ihtimal diyordum ama ne oldu, nafile, olmadı, yapamadı. Gümüş yine ‘köylü çocuğuyum’ demeye devam etti yoğurt yeme şekliyle değil…

Kıssadan hisse Gümüş, ‘biat et, rahat et’ şiarını benimseyip, Gürün’ün karar ve kararlarının uzantısı olmayı seçti.

O günün CHP’li meclis üyeleri de, bunu siyasi bir çekişmeye dönüştürüp, AK Parti grubundan da gelen bir istekti nasıl olsa, mantıklı bile olsa ‘hayır’ deme üzerine kurulu bir yaklaşımla, kendi sayısal çoğunluklarının oylarıyla gündemi reddedip, konunun gündemden kaldırılmasına imza vermişlerdi.

O tarihten bu yana da tam 11 yıl bu memlekette Ramazan davulu bir daha çalmadı. Bu geleneği siyasallaştıranları kınıyorum. O dönem halk çoğunluğunun fikrini bile sormadan üç beş elitist geçinen tiplerin isteğine kulak verip, onlara hizmet etmiş ve bu memleketi ayrıştırmaya harç koymuş belediye yönetimlerini kınıyorum.

Şimdi gelelim bu güne.

Yanlış hesap Bağdat’tan döndü. Halk tipi bir yönetim anlayışı sergilendi.

Belediye yönetiminin halk tipi bir iş yaptığının farkında bile olduğunu düşünmesem bile, buna ön ayak olan muhtarlarımıza ve belediye meclisi üyelerine teşekkür ediyorum.

Geleneklerimize, o güzel çocukluğumuz kokan duyguları tekrar yaşamamıza sebebiyet verdikleri için iktidarı, muhalefeti fark etmez, oy birliği sergileyen her bir belediye meclis üyesini ayrı ayrı kutluyorum.

Geçen 11 yılda eminim ki, o yönetimlerin içinde olan ve çoğunluk kararına uymak durumunda kalarak Ramazan davuluna karşı olumsuz oy kullanan bugünün Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal’a avantaj sağladı mı sağladı bu karar.

Kendisi farkında mıdır bilmem ama bugüne kadar koyamadığı bir tarz ortaya koymuş görünümünü verdi mi verdi.

Burada hakkı olana hakkını teslim etmek gerekirse, hakkı olan merkez ilçe Muğla (Menteşe) halkına hakkını teslim eden Menteşe Belediye Meclisi’dir.

Menteşe Belediye Meclisini ve bu konunun takipçisi olarak gündeme taşınmasına sebep olan muhtarlarımızı yürekten alkışlıyorum.