"Halktan taraf yeni nesil yayıncılık"
Ara
Close this search box.

Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı: “Kıyılar kiralanamaz, Anayasa’ya aykırı”

Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı, 100’den fazla kurumun imzasıyla kıyıların özelleştirilmesine karşı mücadele çağrısı yaptı. Açıklamada, “Kıyılar için daha geç olmadan, hep birlikte sesimizi birleştirelim ve yükseltelim, kıyılar hepimizin, kiralayamazsın” denildi.

Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı kıyıların özelleştirilmesine ilişkin demokratik kitle örgütleri, meslek odaları ve siyasi partilerin de aralarında bulunduğu 100’den fazla kurumun imzacı olduğu bir basın açıklaması yayımladı.

Açıklamada, kıyıların halkın ortak varlığı olduğunu vurguladı. Kıyıların özel mülkiyet konusu haline getirildiği ve ekosistemlere geri dönülmez zararlar verildiği belirtilen açıklamada, hukuksuz kıyı kiralamalarının Anayasa’nın 43. Maddesi’ne aykırı olduğu hatırlatıldı.

Sadece merkezi idarenin değil, yerel yönetimlerin de kıyılardaki erişim ve ekolojik dengeyi tahrip ettiği vurgulandı. Belediyeler tarafından kıyılarda kurulan tesislerin ve şirketlerin de benzer sorunlara yol açtığı kaydedildi.

Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Kıyı hareketleri olarak çıkış metnimizde; “kıyıların işletmeye açılması yoluyla özel-mülkleştirildiğini ve halkın serbest ve ücretsiz erişimine kapatıldığını görüyor, bir yandan da kıyılardaki doğal yaşamı bozan tüm yapılaşma ve hizmet adı altındaki faaliyetlerin kıyı ekosistemlerine geri dönüşsüz zararlar verdiğiniz biliyoruz” demiştik. Kıyı hareketleri olarak birleşik mücadelemize attığımız ilk adımda aslında söylemiştik, ‘Kıyılar Hepimizin: Kiralayamazsın’ Kiralayamazsın; çünkü kıyı kiralamaları hukuksuzdur. Anayasa’nın 43. Maddesine bakalım, ‘Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.’”

“Kamu adına hareket ediyor gibi görünerek, kıyıları özel işletmelere kiralamaktadır”

Özellikle Ege / Güney Ege’de ilk akla, eski adıyla MUÇEV geliyor şüphesiz. 2014 yılında Muğla’da, Muğla Çevre Vakfı adıyla, vakıf görünümlü bir limited şirket olarak kurulan eski MUÇEV, önce anonim şirket olmuş ve yakın zamanda merkezini Ankara’ya taşıyarak, ismini de Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma A.Ş. olarak değiştirmiştir. Yoğunluklu olarak Muğla’da faaliyet gösteren şirket, ‘kamu adına’ hareket ediyor gibi görünerek, kıyıları özel işletmelere kiralamaktadır. Bugün sadece kıyıların özel mülkleştirilmesine ve işgali değil, aynı zamanda pek çok yat limanı ve mevcut limanların genişleme projelerinde de karşımıza çıkan şirket, açıkça kamunun olan alanları, kendisini devlet yerine koyarak, sözde tahsis yetkisiyle ya alt kiracılara kiralamakta ya da doğrudan kendisi inşası faaliyette ya da işletmecilik faaliyetlerinde bulunmaktadır.

“Kıyı kiralamaları sadece MUÇEV’le bitmiyor”

Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı: “Kıyılar kiralanamaz, Anayasa’ya aykırı”Yaz aylarında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından lansmanı yapılan ‘Kıyılar Halkındır’ projesi kapsamında, süreç içinde 100 halk plajı açılarak, bu plajların (eski) MUÇEV tarafından işletileceğinin açıklanmış olması, Kıyı Yönetim ve Çevre Koruma A.Ş.’nin kıyılar için büyük bir tehlike yaratmaya devam edeceğinin göstergesidir. Kıyı kiralamaları maalesef sadece (eski) MUÇEV ile bitmiyor. Pek çok yerelde, kıyıların tahsisini alan belediyelerin, kıyılara kurdukları tesisler ve iştirakleri şirketler aracılığıyla işletmesiyle, yine kıyılara serbest ve ücretsiz erişim, yerel yönetimler eliyle de engelleniyor, kıyı ekolojisi tahrip ediliyor.

“Ekolojik yıkımın korkunç boyutlara ulaştığını görüyoruz”

Pek çok kıyıdaki imar planlarında, ‘Turizm tesis alanı’ nitelenen ve turistik tesis olarak başvurulan ancak konut olarak pazarlanan projelerle, Bodrum’dan Çeşme’ye, Dikili ve Ayvalık, Altınova’ya kadar bu kıyılardaki işgaller hızla sürdürülüyor. Tüm bu örnekler ki maalesef bunlarla sınırlı da değil, Türkiye’nin deniz, göl, akarsu varlığının ayrılmaz parçası olan kıyıların ne ölçüde metalaştırıldığını, rantın ve sermayenin hem merkezi iktidar hem de yerel yönetimler aracılığıyla kıyıların gasp edildiğni açık biçimde gösteriyor. Açıkladığımız gerekçelerle, tamamen hukuksuz olan bu kiralamalara, bir de kiralamalar dahi olmadan gerçekleşen fiili işgaller eklendiğinde, kıyılardaki işgal ve ekolojik yıkımın korkunç boyutlara ulaştığını görüyoruz.”

“Hep birlikte sesimizi birleştirelim ve yükseltelim”

Kıyıda Hareketleri Ağı, tüm demokratik kitle örgütlerini, meslek odalarını ve ekoloji savunucularını kıyılardaki hukuksuzluğa karşı birleşmeye davet ederek açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Bizler önce ayrı ayrı yerellerde verdiğimiz kıyı mücadelelerimizi, bir araya gelip Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı’nı kurarak güçlendirdik. Şimdi ise, KIYIDA olarak tüm ekoloji örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini ve yaşam savunucularını dayanışmaya davet ediyoruz. Kıyılar için daha geç olmadan, hep birlikte sesimizi birleştirelim ve yükseltelim, kıyılar hepimizin, kiralayamazsın.”

Paylaş