Siyaset bu ya, kimi zaman ayrışmalar, kimi zaman da birleşmeler yaşatıyor.
Dün gibi hatırlarım! 2005 Merkez ilçe kongresini. Kongre de Erol Kutlay amcamız ile yarışma şerefine nail olduk.
O kongre çok önemli bir dönemeç oldu Muğla CHP si için. Mesela İbrahim Şimşek, Barış Baykara Erol amcanın yönetim asil listesinde yer alırken, Bahattin Gümüş yedek listesinde yer bulabilmişti diye hatırlıyorum.
Benim listemde de delege yazılmadığı için feveran eden Mürsel Alban vardı. Alban’a “Madem seni delege yazmıyorlar, ben seni yönetim kurulu üyesi yapayım” demiştim.
O vakitler Erol amcanın ağızından Barış Baykara’yı Belediye Başkanlığına hazırlama planlarını dinledim. Hatta bunu sonraları bir grup arkadaşımla ziyaretlerimde de dillendirmişti.
Siyaset bu ya! Hepsi birbirinden değerli arkadaşlarımın bir kısmı Erol amca ile hareket ederken, Kamil Özsoy, Devrim Mavioğlu, Coşkun Coşar, Serdar Şatırlar, Timur Koyuncu, Mürsel Alban gibi arkadaşlarım da benim listemden aday olmuştu.
Bir süre sonra Erol amca başkanlıktan ayrılarak, İbrahim Şimşek ile birlikte İl Genel Meclisi üyesi oldu. İlçe de Bahattin Gümüş ü yönetim içinde oylayarak ilçe başkanlığı görevine getirdi.
Kongre sonrası bizim Mürsel Alban için Erol amcam benden Osman Gürün ile siyaset yapma izni istedi de beni güldürmüştü.
Öyle ki, Erol amcam Gürün karşıtı olarak ilçe başkanı seçilmiş, ya da ben Gürün e yakın yakıştırması ile seçimi 9 oyla kaybetmiştim.
Sözüm ona Mürsel Alban, Erol amca dan rica etmiş, “Hasan Balı ile görüşün de ben Osman bey ile koşturayım” demiş. Olur dedim tabii.
Kim kimle siyaset yapmak isterse yapar. Biz yönetime yazdık diye adına ipotek koymadık ya…
Neyse, asıl merak ettiğim bu izni benden Erol amcamın istemesi oldu. Artık karar verilmiş, defter dürülmüş, Osman bey ile yol yürümeye karar verilmişti.
Değerli dostum İbrahim Şimşek İl Genel Meclisi Üyesi seçildi ve çok da etkili bir çalışma sergiledi.
Barış Baykara doktorluk yapıyor muayenehanesini yeni almış. Meslek hayatında yol almak istiyor. Bahattin Gümüş’e Belediye kapısını aralıyor.
Mürsel Alban, Osman ağabeyine sırtını dayayıp, il başkan vekili olduğum dönemde, ilçe başkanlarî ve dönemin Belediye başkanlarında bir gece operasyonu ile imzalar toplayıp İl Başkanlığı koltuğuna milletvekilleri ve Büyükşehir Belediye Başkanı kolluğunda kuruluveriyor. Sonrası malum. Düzmece bir eğilim yoklamasından çıkmadığı halde, birinci sıra milletvekilliği…
Fazla uzatmayalım.
Gel zaman git zaman Bahattin Gümüş Belediye Başkanı olduktan sonra, yasa gereği kapatılan Kafaca Belde Belediye Başkanı Murat Gökalp ağabeyimizi meclisine alıyor ve Başkan yardımcısı yapıyor. Fakat Murat başkan işkolik, çıtayı yükseltince göze batıyor. Ters düşülüyor.
Murat başkan ile İbrahim Şimşek değişim yanlısı iki yaren. Partiden ayrılarak MEMLEKET PARTİSİ nı örgütlüyorlar.
İbrahim Şimşek kurucu il başkanı, geçen seçimlerde milletvekili adayı gösterilince, Murat başkan il başkanlığı vazifesini devralıyor.
Mayıs seçimlerinde defalarca konuştuk. Her ikisi de baba ocağı burnunda tüten, dipten temelden, canı gönülden, son derece yürekten CHP’li dostlar…
Genel Merkez düzeyinde bir birlik sağlansın diye genel başkanları ile görüşmelerine tanıklık ettim.
Genel Merkez düzeyinde birliğin sağlanamaması ise artık Muğla örgütü olarak karar vermenin gerekliliğini gündeme getirdi.
Biri iktidarını yaşadığımız il genel meclisinde, etkin çabası ve sorumluluk bilinci ile çalışarak, gönüllerde taht kuran il genel meclisi üyemiz, değerli dostum İbrahim Şimşek.
Diğeri Kafaca Belde Belediye Başkanlığı vazifesini yerine getirirken iş makinelerinin direksiyonuna geçerek fiilen işçisi ile omuz omuza yürüttüğü Başkanlık görevine efsane brövesini takan değerli ağabeyim Murat Gökalp.
Gençlik kollarımda etkin görevler alan değerli kardeşim Şevket Arslan ve bir dolu değerli yoldaş.
Dün aldıkları bir karar ile dört beş ilçe de dahil olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi saflarına katıldılar.
Bu müjdeyi ilk yazan ve haber niteliğinde paylaşan olmak ise benim için ayrı bir onur.
Baba ocağına geldiniz!
Hoş geldiniz! Safalar getirdiniz dostlar.
Yerel seçimlere bir ay gibi bir süre kala bu birlik, bu beraberlik bizleri güçlendirdi. Bir daha öğrendik ki; et, tırnaktan ayrılmaz…